Hz. Peygamber’in (s.a.s.) döneminde müezzinlikleri ile meşhur olmuş sahabiler vardı. Bilal-i Habeşi, Abdullah b. Ümmi Mektûm, Sa’d el-Karazi ve Ebû Mahzura (Semure b. Mi’yer) bunlardandır (İbn Mace, Ezan, 1-3, 6; Nesai, Ezan, 9-10). Bu müezzinler namaz vaktinin girdiğini duyurmak için ezan okur, farz namazların öncesinde de kamet getirirlerdi. Asr-ı saadetteki uygulamada müezzinlerin namaz sonrasındaki tesbihatı yönettiklerine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Fakat zaman içinde özellikle Türkler arasında bu uygulamanın yerleştiği görülmüştür. Bilmeyenlere rehberlik etmek veya tesbihatın ihmal edilmemesini sağlayıp topluca Yüce Allah’ı anıp dua etmekte dinen bir sakınca bulunmadığı için, günümüzdeki müezzinlik uygulamasının bid’at olduğu söylenemez.