Namazda ta’dili erkanı terk etmek: Namazdan çalmak, hırsızlığın en büyüklerindendir. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur: (( أَسْوَأُ النَّاسِ سَرِقَةً الَّذِي يَسْرِقُ مِنْ صَلاَتِهِ، قَالُوا يَا رَسُولَ اللهِ! وَكَيْفَ يَسْرِقُ مِنْ صَلاَتِهِ؟ قَالَ: لاَ يُتِمُّ رُكُوعَهَا، وَلاَ سُجُودَهَا.)) [رواه أحمد وصححه الألباني] "İnsanların hırsızlıkta en kötüsü namazından çalandır. Sahabe: -Ey Allah'ın elçisi! Bir kimse namazından nasıl çalar? Diye sordular. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- buyurdu ki: -Namazın rükû ve secdesini tam olarak yerine getirmez."[1] Namazda sükûnetin terki, rükû ve secdede belin düz tutulmaması, rükû ve secdeden doğrulduktan sonra ve iki secde arasında belin dik tutulmaması; bütün bunlar, namaz kılanların çoğunda görülen ve herkesin bildiği şeylerdir. Namazlarında ta’dili erkana uymayanların bulunmadığı bir mescidi neredeyse göremezsiniz.Ta’dili erkana riayet etmek, namazın rükünlerindendir. Bu olmadan namaz geçerli olmaz. Durum çok ciddidir. Nitekim Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- bu konuda şöyle buyurmuştur: (( لاَ تُجْزِئُ صَلاَةُ الرَّجُلِ حَتَّى يُقِيمَ ظَهْرَهُ فِي الرُّكُوعِ وَالسُّجُودِ.)) [رواه أبو داود وصححه الألباني] "Rükû ve secdede sırtını düz tutmayanın namazı geçerli olmaz."[2] Şüphesiz namazdan çalmak, çirkin bir ameldir. Böyle yapan kimse, kınanmayı ve tehdidi hak etmiştir. Ebu Abdullah el-Eş’arî’den -Allah ondan razı olsun- rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: (( صَلَّى رَسُولُ اللهِ H بِأَصْحَابِهِ ثُمَّ جَلَسَ فيِ طَائِفَةٍ مِنْهُمْ، فَدَخَلَ رَجُلٌ فَقَامَ يُصَلِّي فَجَعَلَ يَرْكَعُ وَيَنْقُرُ فيِ سُجُودِهِ، فَقَالَ النَّبِيُّ H: أَتَرَوْنَ هَذَا؟ مَنْ مَاتَ عَلَى هَذَا، مَاتَ عَلَى غَيْرِ مِلَّةِ مُحَمَّدٍ، يَنْقُرُ صَلاَتَهُ كَمَا يَنْقُرُ الْغُرَابُ الدَّمَ، إِنَّمَا مَثَلُ الِّذيِ يَرْكَعُ وَيَنْقُرُ فيِ سُجُودِهِ كَالْجَائِعِ لاَ يَأْكُلُ إِلاَّ التَّمْرَةَ وَالتَّمْرَتَيْنِ، فَمَاذَا تُغْنِيَانِ عَنْهُ؟)) [رواه ابن خزيمة وحسنه الألباني] "Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ashabına namaz kıldırdıktan sonra onlardan bir grup ile birlikte oturdu. İçeriye bir adam girdi ve namaza durdu. Rükû etmeye ve (tavuğun yem gagalaması gibi) başını indirip kaldırarak secde etmeye başladı. Bunun üzerine Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-: -Bu adamı görüyor musunuz? Kim bu hal üzere ölürse, Muhammed’in dîninden başka bir şey üzere ölmüş olur. Kuzgunun leşi gagalaması gibi, namazında başını eğip hemen kaldırıyor. Rükû ve secdesini (tavuğun yemi) gagalaması gibi yapan, bir ya da iki hurma tanesi yiyen aç insan gibidir.Bu (iki hurma tanesi) onun açlığını giderir mi?"[3] Zeyd b. Vehb’den -Allah ondan razı olsun- rivayet olunduğuna göre o şöyle demiştir: (( رَأَى حُذَيْفَةُ رَجُلاً لاَ يُتِمُّ الرُّكُوعَ وَالسُّجُودَ، قَالَ: مَا صَلَّيْتَ، وَلَوْ مُتَّ، مُتَّ عَلَى غَيْرِ الْفِطْرَةِ الَّتِي فَطَرَ اللهُ مُحَمَّدًا عَلَيْهَا.)) [رواه البخاري] "Huzeyfe -Allah ondan razı olsun- rükû ve secdeyi tam olarak yapmayan bir adam görünce ona dedi ki: -Sen namaz kılmadın. Şayet (bu hal üzerine) ölürsen, Allah’ın, Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-’i onun üzere yaratmış olduğu fıtrattan başka bir dîn üzerine ölmüş olursun."[4] Namazda ta'dil-i erkanı terk edenin bunu öğrendikten sonra içinde bulunduğu vaktin farzını yeniden kılması, geçmişte kıldığı namazlar için de Allah'a tevbe etmesi gerekir. Daha önce bu hal üzere kılmış olduğu namazları yeniden kılması gerekmez. Nitekim Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'in şu emri buna delildir: (( اِرْجِعْ فَصَلِّ، فَإِنَّكَ لَمْ تُصَلِّ فَرَجَعَ يُصَلِّي.)) [متفق عليه] "Dön, namazını yeniden kıl. Çünkü sen namaz kılmadın. Adam döndü tekrar namaz kıldı."[5] [1] Ahmed, hadis no: 5/310, Bkz. "Sahîhu’l-Cami'", hadis no: 997. [2] Ebu Davud, 1/533, Bkz. "Sahîhu’l-Cami'", hadis no: 7224. [3] Sahih-i İbn-i Huzeyme: 1/332, Elbanî'nin "Sıfatu Salati’n-Nebî" isimli eserine s. 131'e bakınız. [4] Buharî, Bkz. Fethu’l-Barî, 2/274. [5] Buharî ve Müslim