Namazda İftitah Tekbiri Namazda İftitah tekbirini alırken yapılan farklı uygulamalar mezhep farkından kaynaklanmaktadır. Bunlar da Peygamber Efendimiz [s.a.v.] uygulamalarına dayanmaktadır. Bu nedenle her Müslüman kendi hak mezhebine göre ibadetlerini yapmalıdır. İftitah tekbiri almak namazın farzlarındandır. Fakat bu tekbiri alırken elleri kaldırmak sünnettir. Erkekler, ellerini, başparmakları kulak yumuşaklarına değecek kadar, kadınlarsa ellerini parmak uçları omuzlarına kavuşacak şekilde göğüslerinin hizasına kadar kaldırıp o vaziyette Allahu Ekber derler. Bu esnada parmakların normal şekilde açık bulunması ve avuç içlerinin de Kabe`ye dönük bulunması gerekir. Ellerin kaldırılması hususunda, bazı alimler, tevhide işarettir, demiştir. Bazıları, dünya işlerini arkaya atıp bütün varlığıyla kıbleye ve namaza yönelmek içindir demiştir. İbn-i Ömer [r.anh]`den rivayet edilir ki: "Namaza başlarken el kaldırmak, namazın zinetidir, süsüdür. Her kaldırışta on sevap vardır. Her parmağa bir sevab düşer." İftitah başlamak, kapıyı açıp girmek" anlamındadır. İftitah tekbiri tahrîme, namaza başlarken alınan tekbir olup [Allahu ekber] cümlesini söylemektir. İftitah tekbiri, bütün mezhep imamlarına göre farz olmakla birlikte Hanefî imamlar bunu rükün değil şart olarak, diğer üç mezhep imamı ise rükün olarak değerlendirmiştir. İftitah tekbiri Hanefî mezhebinde rükün değil şart olmakla birlikte, rükünlere çok yakın oluşu sebebiyle, bir rükün gibi değerlendirilmesi ve rükünler arasında ele alınması yanlış olmaz. İftitah tekbirinin şart veya rükün kabul edilmesi şeklindeki görüş ayrılığının pratik sonucu şudur: Bir kimsenin setr-i avret, necasetten taharet veya istikbal-i kıble şartını, iftitah tekbirinden sonra yerine getirmesi durumunda kıldığı namaz, iftitah tekbirini şart sayanlara göre geçerli, rükün sayanlara göre ise geçersizdir. Söz gelimi kolu başı açık olarak tekbir alıp namaza duran bir kadın iftitah tekbirinden sonra kolunu başını örtse Hanefî imamlara göre namazı geçerli, ötekilere göre geçersizdir. Bilen ve söylemekte güçlük çekmeyen kişi iftitah tekbirinde "Allahu ekber"demelidir. Cenab-ı Allah'ı yüceltme, O'nun büyüklüğünü ikrar anlamı taşıyan [Allahu kebîr], [Allahü azîm] gibi başka sözlerle tekbir alındığında, farz yerine gelmiş olur. Ancak [estağfirullah] Cenab-ı Allah'tan bağışlanmak dilerim- veya "bismillah" gibi dua anlamı taşıyan ifadelerle tekbir alınacak olursa farz yerine gelmiş olmaz. Yine bir kimse Arapça dışında bir dilde tekbir getirecek olsa, Ebu Hanîfe'ye göre bu da yeterlidir. Hz. Peygamber [s.a.v.]'in tekbir alırken ellerini omuz hizasına kadar kaldırdığına dair rivayet bulunduğu gibi, kulak hizasına veya kulaklarının üstü hizasına kadar kaldırdığına dair rivayetler de vardır. Bu rivayetlerin birleştirilmesi durumunda, tekbir alırken başı hafifçe öne eğerek başparmak kulak memesine değecek şekilde elleri kaldırmanın uygun olduğu belirtilmiştir. Hanefilerde esah olan görüşe göre elleri kaldırmanın zamanı tekbirden öncedir. Yani önce eller kaldırılıp sonra tekbir getirmektir. Niyet eller kaldırılmadan önce getirilir. Eller kaldırıldıktan sonra tekbir almadan hangi namazı kılacağını bilmek de niyet yerine geçer. Namaza başlamadan önce niyet etmek farzdır. Fakat bunu dil ile söylemek şart değildir. Namaz hususunda niyet, Allah rızası için namaz kılmayı dilemek ve kılınacak namazın hangi namaz olduğunu bilmek ve içinden geçirmek demektir. İftitah tekbiri alırken ellerin kulak hizasına kadar kaldırılmasıyla ilgili rivayetler: Abdulcebbar b. Vail (r.anh) babasından naklederek şöyle diyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in arkasında namaz kıldım. Namaza başlayacağında tekbir alır, ellerini kulakları hizasına kadar kaldırır, sonra Fatiha sûresini okuyor, Fatiha bitince 'Amîn!.' diyordu. Amîn derken sesini yükseltiyordu. İbn Mace, İkametü’s Salat: 14; Darimi, Salat: 38 Abdulcebbar b. Vail (r.anh) babasından naklederek, babası Vail, Resulullah (s.a.v-’i namaza başlarken ellerinin baş parmaklarını kulak memelerinin hizasına kadar kaldırdığını gördüğünü söyledi. Darimi, Salat: 31; Ebu Davud, Salat: 116.