Müslüman bir kadın neden gayr-i müslimle evlenmesine izin verilmiyor?

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Adile tarafından 30 Kasım 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Soru: Ateist, budist, hristiyan ve dünyadaki nice diğer dinlerden olan insanlar şeriat hukukun geçtiği bir ülkede bir müslüman kızı sevdiği ve kızda onu sevdiği taktirde niçin evlenme gibi bir engel var. İkisi bir arada yaşarken birbirlerinin dinine yaşamına saygı duyacak iken neden böyle bir yasak bulunmakta.


    Eger ki çocuklar babası gibi ateist olacak diyorsanız bende size insanlar akılları var ve ihtiyar sahibidirler. Kararlarında özgürdüler. Babanın dini dikta etme gibi bir durumu söz konusu değil. Hem böyle bir anne ve babadan olan çocuğun dine bakış açısı daha geniş olur, daha çok ilim sahibi olur.


    Neticede burası imtihan yeri. İnsan babasının dininde olma gibi bir zorunlulugu yok. Hal böyle iken neden ateist ve müslüman birbirlerini sevdikleri takdirde evlenemiyor?

    İslam dininin kaynağı olan Kur’an kadar sağlam ve semavi kimliğini ispat etmiş başka hiç bir kitap yoktur. Keza, Hz. Muhammed kadar nübüvvetini, söz, fiili, ibadet, takva ve mucizeleriyle ispat etmiş başka hiç bir peygamber yoktur. Bu sebeple, İslam dininin doğruluğunu -kafir bir erkek ile müslüman bir kızın evlenmesiyle-test etmek çok cahilce bir hezeyandır.

    Mesele sadece çocukların din eğitimi problemi değil evlenecek kızın hukukunun korunması da söz konusudur. Fevri davranıp kendisini yanlışların içine atan vatandaşlarını da hukuk, kurallarıyla korur. Ne hali varsa görsün denilemez.

    Dünyada laik, seküler, ateist kesim arasında da eş adaylarının uyumu, ailelerin uyumu, değişik kriterler üzerinden irdeleniyor. Çok zengin olan bir ateist, sokaklarda yatan bir fakire “bu da insandır” deyip de kızını vermez. Ateist bir vali, züğürt bir hamalın züğürt oğluna kızını uygun görmez. Ayrıca, her toplumun kendi kültür ve geleneklerinde var olan kriterlere riayet etmesi, sosyal psikolojinin bir gereğidir.

    İslam aleminde de evliliğin belli kural ve kaideleri vardır. Bu kuralların başında din uygunluğudur. Çünkü, din faktörünün sosyal hayatta insan üzerindeki etkisi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür. Bu sebepledir ki, İslam dininde, -ister erkek ister kadın olsun-dindar bir kimsenin dinsiz bir kimseyle evlenmesi asla caiz görülmemiştir.

    Çünkü, Allah’a , ahirete iman eden bir kimsenin ahlaki yapısı ile inkarcı bir kimsenin psikolojik yapısı çok farklıdır. Buna rağmen, İslam dini ateist ve müşrik olmayan, kitap ehlinden biriyle evlenemeye cevaz vermiştir. Ancak burada da sadece erkek bir müslümanın ehl-i kitap bir kadınla evlenmesine izin vermiş, tersi bir evliliğe izin vermemiştir.

    Bu husus, İslam’ın kadına verdiği değeri ve onun hakkında uyguladığı pozitif ayrımcılığın açık göstergesidir. Aslında, İslam’a göre müslüman iki eş adaylarında aranan güzel kriterler de hep kadın için sözkonusudur. Nitekim “herkesin kızını alabilirsiniz, ama her kese kızınızı veremezsiniz” sözü darb-ı mesel hükmüne geçmiştir.

    Kaldı ki, Eğer bir dinin kural ve kaideleri herkesin heva hevesini tatmin eden türden ise, o din din değildir. Sorun sadece ateist bir kimsenin sevdiği bir kızla sınırlı kalmaz. Hırsızın, ayyaşın, eşcinselin de arzu ve istekleri olur. Kendini bilmez her sarhoşun isteklerini tatmin etmek üzere ortaya çıkan bir din elbette ki batıl damgasını yemekten kurtulamaz. Hele hele, ateist olan bir kimsenin din kurallarını eleştirmeye yetkisi bile yoktur, çünkü o zaten dinin kendisine inanmıyor ki...


    Dine inanmayanın dinin bazım kurallarını eleştirmesi görünürde makul gibi görünse de gerçekte büyük bir mantık çelişkisidir. Çünkü, güneşin varlığına inanmayanın güneşin ışığından sözetmesi, bir armut ağacının varlığına inanmayan kimsenin armutların tadını eleşltirmesi mantıksal olarak bir çelişkidir.