Musikimizde Peygamber Sevgisi

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Lasey tarafından 23 Ekim 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Musikimizde Peygamber Sevgisi


    Hz. Peygamber (s.a.v.), “Allah güzeldir ve güzelliği sever.” ( Müslim, İman, 147. ) “Allah her şeyde zarafeti emretmiştir…” ( Ebû Dâvûd, Edâhî, 11.) buyurmaktadır.

    Yukarıda sözü edilen hadislerden de anlaşılacağı üzere İslam kültüründe estetik en temel değerler arasında yer almaktadır. Bu
    estetik anlayışta insan ruhuna tesir eden musiki de hayli önemli bir yer tutmaktadır. Musiki, insanı Allah’a (c.c.) ve Peygamber’e
    (s.a.v.) yaklaştıran, ruhu ve kalbi temizleyen niteliklere sahip olduğu sürece uygun görülmüş ve ilgi sahası olmuştur. Hz. Peygamber’in isim ve sıfatlarının, örnek ahlakının, üstün özelliklerinin, mucizelerinin konu alınıp ondan şefaat dileklerinin dile getirildiği manzumeler olan naatlar, Türk musikisi makam ve kaideleri çerçevesinde okunmuştur. Hz. Peygamber’in doğum yıl dönümü, başta olmak üzere ölüm, doğum, sünnet, evlenme, hac ibadetini yerine getirme vb. sevinç ve üzüntülerin paylaşılması için düzenlenen toplantılarda Mevlit okunması gelenek hâline gelmiştir. Uzun yıllar bir beste ile okunan Mevlit, günümüzde belli makamlar çerçevesinde doğaçlama okunmaktadır.

    Miraç, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) peygamberliğinin dokuzuncu senesinde meydana gelen ve onun Mescid-i Haram’dan Mescid-i
    Aksa’ya, oradan da göğe yaptığı yolculuk esnasında Allah (c.c.) katına çıkışıdır. Bu sebeple Recep ayının 27. gecesi, bütün İslam âleminde “Miraç Kandili” olarak kutlanır. Miraç hadisesi Müslümanlar tarafından İslam tarihi boyunca mucizevi bir olay olarak kabul edilmiş, hemen hemen bütün Müslüman miletlerin medeniyetlerine edebiyat, musiki, minyatür, hat gibi alanlara kuvvetle yansımıştır.
    Bu tür sanatlar daha çok “Miraciye” adıyla İranlılar ve Türkler tarafından kaleme alınmıştır.


    İlahî,
    tasavvufî temaları işleyen Türk dinî musikisinin makam ve usulleriyle beslenerek, dinî toplantılarda okunan şiirlere verilen addır.30 Sözleri genellikle Hz. Peygamber’i konu alır niteliktedir. Tevşih adı verilen bu ilahiler Arapçada “süslemek, düzenlemek” anlamına gelmektedir. Mevlit, mi’raciye gibi büyük formdaki eserlerin bölümlerini süslemek için kullanılan tevşihler dinleyenler tarafından oldukça beğenilir.

    Allah (c.c.), Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ve din büyüklerinden, İslam dininin ibadet ve meselelerinden söz eden dini-tasavvufi şiirlerin herhangi bir çalgının eşliği olmaksızın okunduğu kasideler edebiyat ve musikimizde önemli yer tutmaktadır. Kasideler, belirli bir makam seyri takip edilmek suretiyle doğaçlama icra edilir. Arapçada “dua” ve “namaz” anlamlarına gelen sala (salat) Hz. Peygamber sevgisini dile getiren en dokunaklı güfteler arasında yer almaktadır. Salada Hz. Peygamber’e Allah’tan (c.c.) rahmet ve selam temenni edilmekte ve Hz. Muhammed (s.a.v.) methedilmektedir. Ayrıca onun şefaatını dileyen, Peygamberimizin (s.a.v.) aile fertlerine ve yakınlarına dua ifadeleri içeren sala belirli bir besteyle veya serbest okunmaktadır. Peygamberimizle (s.a.v.) ilgili salalardan biri şöyledir:

    “Es-salâtü vesselâmü aleyke yâ Resûlallâh / Es-salâtü vesselâmü aleyke yâ Habîballâh
    Es-salâtü vesselâmü aleyke yâ Seyyide’l-evvelîne ve’lâhirîn”

    Anlamı şöyledir:
    Salât ve selâm sana olsun ey Allah’ın Resûlü (Elçisi) / Salât ve selâm sana olsun ey Allah’ın Habîbi (Sevgili Peygamberi) / Salât ve selâm sana olsun ey öncekilerin ve sonrakilerin Efendisi.

    Allah (c.c.) ve Peygamber (s.a.v.) sevgisi merkezinde gelişen dinî musiki, özellikle Osmanlı medeniyeti çerçevesinde ileri düzeye ulaşmıştır. Osmanlı tasavvuf müziği “Türk din musikisi” ifadesiyle kendini buldu. Tasavvuf musikisi yüzyıllar boyunca gönüllere hitap etti ve etmeye de devam etmektedir.