Mürselat Suresi Hakkında Bilgi (سورة المرسلات) Kur’an-ı Kerim’in yetmiş yedinci suresi. Mekke döneminde, muhtemelen nübüvvetinin 4. yılında Hz. Peygamber Mina’da bulunuyorken nazil olmuştur. Adını ilk ayetinde geçen “mürselat” (gönderilenler) kelimesinden alır. Müfessirler bu kelimenin alemin idaresiyle görevli melekleri, rüzgarları, peygamberleri veya Kur’an ayetlerini ifade ettiğini belirtirler. Ayrıca yine ilk ayetinde yer alan kelimeden dolayı Urf (örf) suresi olarak da isimlendirilir. Yeminle başlayan surelerden olup elli ayettir. Fasılası “عبرتم لنا” tertibinde yer alan ا، ب، ت، ر، ع، ل، م، ن harfleridir. Nüzul sebebiyle ilgili herhangi bir bilgi tesbit edilememiştir. İnsanda sorumluluk duygusunu güçlendiren ahiret hayatını etkili ifadelerle tasvir ettiği göz önünde bulundurularak nübüvvetin ilk yıllarında ilahi vahye ve onun insan davranışlarını disiplin altına alan ilkelerine karşı gösterilen inatçı direnişler sebebiyle nazil olduğunu söylemek mümkündür. Mürselat suresinin muhtevasını bir giriş ve iki bölüm halinde ele almak mümkündür. Giriş niteliğindeki ilk beş ayette Saffat ve Zariyat surelerinde olduğu gibi ardarda bazı güçler üzerine yapılan yeminler dikkat çekmektedir. Müfessirlere göre bu ayetlerde üzerlerine yemin edilen “mürselat, asıfat, naşirat, farikāt, mülkıyat” kelimeleri melekler, rüzgarlar, Kur’an ayetleri veya insanların kalplerine doğan düşunceleri ifade etmektedir (Elmalılı, VII, 5519). Sözü edilen kavramları bilimin kaydettiği gelişmelerden yararlanarak tabiat güçlerindeki bazı etkileşimlerle açıklamak da mümkündür. Surede daha sonra bu yeminlerin yöneldiği konu olarak geleceği haber verilen kıyametin mutlaka gerçekleşeceği belirtilir (ayet 1-7). Birinci bölüm, kıyametin kopması sırasında vuku bulacak kozmik değişikliklere temas eden ayetlerle başlar. Ardından kıyamet “yevmü’l-fasl” (hakla batılın, haklı ile haksızın ayırt edileceği gün) tabiriyle nitelendirilir; ölümün insan türü için aksamayan bir kanun olduğu vurgulanır; insan yaratılışı ve yaşayışının hassas, ölçülü ve sınırlı dengelere bağlı şekilde düzenlendiği ifade edilir; onun barındığı yer küresinin de bir düzen içinde seyrettiği belirtilir. Daha sonraki ayetlerde ahiret hayatında suçlulara uygulanacak azap niteliğindeki işlemlere ve cehennemin kısa tasvirine yer verilir; cehennem ehline özür dilemek için bile izin verilmeyeceği bildirilir (ayet 8-40). Surenin ikinci bölümünde Allah’a karşı gelmekten sakınanlara (müttakiler) sunulacak özenilir hayat tarzına temas edilir. Ardından konu yine suçlulara intikal eder, onların geçici dünya hayatından zevk almaya önem verdikleri ve belirgin niteliklerinden birinin Allah’ın huzurunda boyun eğmemek olduğu ifade edilir. İkinci bölüm, “Peki onlar bu beyana inanmazlarsa hangi söze inanacaklar?” mealindeki ayetle sona erer (ayet 41-50). Mürselat suresinde inkarcıların ebedi hayattaki hüsranlarının büyüklüğünü vurgulamak üzere, “Dini gerçekleri yalan sayanların o gün vay haline!” manasındaki cümle on defa tekrarlanmaktadır. Ebu Hüreyre’den nakledilen bir hadise göre Hz. Peygamber, “Sizden biri Mürselat suresini okuyup da, ‘Peki onlar bu beyana inanmazlarsa hangi söze inanacaklar?’ ayetine gelince, ‘Allah’a iman ettik’ desin” buyurmuştur (İbn Kesir, VII, 175, 194). Diğer bazı rivayetler de Resul-i Ekrem’in, “Beni Hud, Vakıa, Kıyame, Mürselat, İze’ş-şemsü küvvirat (Tekvir), İze’s-semaün şekkat (İnşikāk) ve İze’s-semaün fetarat (İnfitar) sureleri ihtiyarlattı” dediği (Abdürrezzak es-San‘ani, III, 368), namazın bir rekatında Mürselat suresiyle ardından gelen Nebe‘ suresini birlikte okuduğu kaydedilir (Buhari, “Feżaǿilü’l-Ķurǿan”, 6, 28; Müslim, “Śalatü’l-müsafirin”, 275-279; krş. İbrahim Ali, s. 306-307, 342-343). Bazı kaynaklarda yer alan, “Mürselat suresini okuyan kimsenin siciline müşrikler grubuna girmediği hususu kaydedilir” mealindeki hadisin (mesela bk. Zemahşeri, IV, 205; Beyzavi, IV, 368) mevzu olduğu kabul edilmiştir (Muhammed et-Trablusi, II, 725). Mina’da Mescid-i Hayf’ın güneyindeki Saih dağının eteğinde Mürselat suresinin nazil olduğu, Mescid-i Mürselat diye de anılan mağara (gārü’l-Mürselat) bugün mevcut değildir.