Mülk Suresi (Tebareke) Hakkında Bilgi

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Lasey tarafından 27 Eylül 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Mülk Suresi Hakkında Bilgi

    Surenin İsmi: Adını, birinci ayette geçen ve Allah’ın evren ve tüm varlıklar üzerindeki hâkimiyetini ifade eden “mülk“ kelimesinden alır. Sure, “Tebâreke” olarak da adlandırılır.

    Surenin İniş Zamanı ve Konusu: Mekke döneminde nazil olmuştur. Surede, Yüce Allah'ın varlığı ve birliği, evrendeki mutlak egemenliği, hayatın ve ölümün var ediliş gayesi, öldükten sonra dirilme ve kendilerine gelen ilahî uyarıları dikkate almayanların karşılaşacakları kötü son üzerinde durulmaktadır.

    Surenin Fazileti: Peygamber Efendimiz’in (sav) Secde ve Mülk surelerini her gece yatmadan önce okuduğu, yolculuk sırasında da bunu ihmal etmediği bildirilmektedir. Hz. Peygamber (sav), surenin onu okuyanları kabir azabından koruyacağını ifade buyurmuşlardır. Bu sebeple cenazelerin ardından bu surenin okunması yaygınlık kazanmıştır. Bu hadîsi “Sureyi okuyup amel edenlerin, kabir azabını gerektiren günahlardan uzak duracağı ve böylece azaptan kurtulacağı” şeklinde anlamak da mümkündür.

    Surenin Açıklaması


    Mülk suresinin 1. ayetinde, “Hükümranlık elinde olan Allah, yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” buyrularak Allah’ın yüceliği, kudreti ve evrendeki hâkimiyetine dikkat çekilir.

    2. ayette, hayatın ve ölümün var ediliş gayesinin insanı imtihan etmek olduğu bildirilir. İnsanın dünyaya geliş amacının hayırlı işler yapmak ve salih ameller işlemek olduğu vurgulanır: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”

    3-5 ayetlerde, evrenin eksiksiz-kusursuz yaratılışına, mükemmel işleyişine ve düzenine dikkat çekilir. Bu muhteşem varlık düzeninin bir tesadüfle meydana gelmiş olamayacağı ve devam edemeyeceği belirtilir: “Sonra gözünü tekrar tekrar çevir de bak; (kusur arayan) göz (aradığını bulamadan) bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk suresi, 4. ayet) Sonra da, bunun ancak üstün bir ilim, irade ve kudret sahibinin yaratması ve yönetmesiyle mümkün olduğu bildirilir.

    6-12. ayetlerde, bu mükemmel yaratılışla Allah’ın tek tanrı oluşu arasında ilgi kuramayan inkârcıların ahiretteki sıkıntılı durumlarına ve günahlarını pişmanlıkla itiraf etmelerine değinilir. Buna karşılık, Allah’a karşı saygılı olup günah işlemekten korunanların elde edecekleri ödüller açıklanır.

    13-14. ayetlerde, Allah’ın gizlisiyle açığıyla her şeyi bildiği, her an her şeyi gördüğü ve denetlediği hatırlatılır: “Sözünüzü ister gizleyin, ister açıkça söyleyin; unutmayın ki Allah, kalplerdeki (duygu ve düşünceleri) hakkıyla bilendir. Yaratan bilmez olur mu? O, bütün inceliklerin farkındadır ve her şeyden haberdardır.”

    15. ayette, Cenâb-ı Allah’ın güç ve kudretini gösteren bir başka delil gözler önüne serilir. Yerkürenin yaratılmasının, her türlü nimet ve imkânlarla donatılarak üzerinde yaşanılır hale getirilmesinin, sonsuz bir gücün varlığını ve birliğini gösterdiğine dikkat çekilir: “Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız
    Allah’adır.”

    16-18. ayetlerde insanlar, kendilerine verilen bu imkânları iyi değerlendirmeleri gerektiği konusunda uyarılır. Bu uyarıları dikkate almadıkları takdirde, başlarına çeşitli felâketlerin gelebileceği haber verilir. Daha önce bu nimetleri yalanlayanların başına gelen toplumsal cezalar hatırlatılır.

    19-20. ayetlerde, her gün gördüğümüz için önemini gözden kaçırdığımız, gerçekte ise Allah’ın sanat ve kudretini gösteren bir başka delil hatırlatılır. Bu, yer çekimine rağmen kuşların gökyüzünde kanat çırparak uçması ve süzülmesi olayıdır. Kuşlara uçma yeteneğini veren Allah’tır ve bu harika yetenek Allah’ın rahmetinin bir yansımasıdır. “Üstlerinde kanatlarını aça kapaya uçan kuşları hiç mi görmediler? Onları (havada) Rahmân’dan başkası tutmuyor. Şüphesiz O, her şeyi görmektedir.” (Mülk suresi, 19. ayet.)

    21. ayette, rızkı verenin yalnız Allah olduğu hatırlatılır. Rahmetinin yansıması olarak verdiği nimetleri bir an kesivermesi durumunda yeryüzündeki hayatın tamamıyla yok olacağına dikkat çekilir: “Peki, Allah lütfettiği rızkı kesiverse, kimdir size rızık verecek olan?..”.


    22. ayette, şeytanlara uyarak bâtıl yollara sapan inkârcı ile hak yolda yürüyen mümin temsilî olarak karşılaştırılır. Bunlardan hangisinin hedefine daha güvenli olarak ve şaşmadan ulaşacağı soru-cevap yöntemiyle anlatılır.

    23. ayette, doğduğunda hiçbir bilgiye sahip olmayan insana kulak, göz ve kalp (akıl) gibi bilgi edinme vasıtaları verildiği hatırlatılır. İnsanın en değerli ve ayırt edici özelliğinin gözlem ve düşünme kabiliyeti olduğuna ve bu nimetleri verene şükretmek gerektiğine işaret edilir: “De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren O’dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz!”

    24. ayette, insanoğlunun yeryüzünde yaratılması, türetilmesi ve yayılmasının da Allah’ın sonsuz kudretini gösteren delillerden biri olduğu, buna gücü yeten Allah’ın, öldükten sonra onları tekrar dirilterek huzurunda toplamaya da gücü yeteceği bildirilir.

    25-27. ayetlerde Peygamber Efendimiz’den (sav), alay etmek maksadıyla kıyametin ne zaman kopacağını soran inkârcılara şu şekilde cevap vermesi istenir: “Deki: O (kıyametin ne zaman kopacağı ile ilgili) bilgi ancak Allah katındadır. Ben ise sadece açık bir uyarıcıyım.” (Mülk suresi, 26. ayet) Böylece kıyametin kopma zamanıyla ilgili bilginin yalnız Allah tarafından bilindiği açıkça ifade edilir. Sonra da, inkârcıların kıyametin korkunç olaylarını ve ahireti yakından gördüklerinde yüzlerinin kara çıkacağı ve mahcup
    olacakları bildirilir.

    28. ayette, Hz. Peygamber’in (sav) varlığına son verilmesinin veya ölümünün ertelenmesinin müşrikler için herhangi bir fayda sağlamayacağı, kendilerine verilecek elem verici cezayı önleyecek bir gücün de asla bulunmadığı ifade edilir.

    29. ayette, müminlerin inandıkları ve güvendikleri Tanrı’nın esasen müşriklerce de bilinen ve Rahman ismiyle anılan Yüce Allah olduğu hatırlatılır.

    30. ayette, hayatın ana unsuru ve en önemli rızık olan su nimetine dikkat çekilir. Yerin derinliklerine çekilmesi halinde, Allah’tan başka yeryüzünde su yaratacak bir gücün bulunmadığına işaret edilir: “Bir de şunu sor: Suyunuz çekiliverse size yerden kaynayan
    suyu kim getirebilir?” Böylece, sonsuz bir kudretin sahibi Yüce Allah’ı bırakıp da bâtıl tanrılara tapmanın yanlışlığı ortaya konur ve inkârcılar gözlerinin önündeki bu nimet ve deliller üzerinde düşünmeye davet edilir.