Muharrem ayı ve aşure hakkında kısa bilgi Aşure, Kameri ayların ilki olan Muharrem`in onuncu gününe verilen bir isimdir. Aşure günü adını alan bu günde oruç tutulurdu. Aşure orucu denen bu oruç, İslam`dan önce Araplar`ca bilinirdi. Aşure kelimesinin İbrAnice aşur`dan geldiği ve o günde Araplar`ın oruç tuttuğu dikkate alınırsa, kelimenin bütün SAmi diller arasında ortak bir kelime olduğu anlaşılır. (BuhAri, Savm, 1; Umdetü`l-KAri fi Şerhi Sahihi`l-BuhAri, V, 351) Bu kelime Yahudiler`de büyük keffAret günü için kullanılmıştır. (Tevrat, Levililer, 16, 29 vd.) Hz. Peygamber Medine`ye geldiği zaman Yahudiler`in Aşure günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu. Cevap olarak şöyle dediler: "Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrailoğulları`nı Firavun`un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (a.s.) Allah`a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de tutarız dediler. Hz. Peygamber; "Biz Musa`nın sünnetine sizden daha yakınız, dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu. " (BuhAri, Savm, 69; Tecrid-i Sarih, VI, 308, 309) Hz. Aişe`den nakledilen şu hadiste, Allah Resulu`nun Mekke döneminde de aşure orucu tuttuğu anlaşılır. "Cahiliye devrinde Kureyş, Aşure gününde oruç tutardı. Hicretten önce Hz. Peygamber de aşure orucu tutardı. Medine`ye hicret ettikten sonra bu oruca devam etti. Ashabına da tutmalarını emretti. Ertesi yıl, Ramazan orucu farz kılınınca, aşure günü orucunu bıraktı, isteyen bu orucu tuttu, dileyen de bıraktı" (BuhAri, Savm, 69; Tecrid-i Sarih, VI, 307, 308). İslAm bilginleri aşure orucunun vacip değil, sünnet olduğunda görüş birliği etmişlerdir. Yalnız İslAm`ın başlangıcındaki hükmü konusunda, Ebu Hanife vacip derken, İmam ŞAfii müekked bir sünnet olduğunu söylemiştir. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra, bu oruç müstehap olmuştur. Ayrıca Yahudiler`e benzememek için Muharrem`in 9, 10 ve 11`nci günlerinde oruç tutmak güzel görülmüştür. Bugün bütün sünni müslümanlarda Muharrem`in 10`u oruç günü kabul edilirken, bazı tarihi sebeplerden dolayı da mukaddes sayılır. Özellikle Hz. Nuh`un gemisinin bugünde tufandan kurtulup Cudi dağının tepesine oturduğunu anlatan söylentiler önemlidir. Aşure adlı tatlının menşei de buna dayanır. Gemidekiler o günü kutlamak istemişler ve geminin ambarında arta kalan erzakı karıştırıp bir aş pişirmişler. İşte aşure pişirme Adeti buradan kalmıştır. Yine Adem (a.s.)`in tövbesinin bugünde kabul edildiği, Hz. İbrahim`in bugünde ateşten kurtulduğu, Hz. Yakub`un, oğlu Hz. Yusuf`a bugünde kavuştuğu kaynaklarda kaydedilen rivayetler arasındadır. ...