Miraçta olan olaylar nelerdir

Konusu 'Mübarek Günler ve Geceler' forumundadır ve Beyza tarafından 13 Mayıs 2014 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Miraçta yaşanan olaylar nelerdir?

    Hz. Muhammed (s.a.v) Mescid-i Haram’dan "Mekke'den", Mescid-i Aksa'ya "Kudüs'e" ata benzer beyaz bir Cennet bineği olan Burak ile geldi. Kudüs'e gelmeden yol üzerinde Hz. Musa'nın (a.s) makamına uğradı, orada iki rekat namaz kıldı, daha sonra Mescid-i Aksa'ya geldi. Orada içlerinde Hazreti İsa, Hazreti Musa ve Hazreti İbrahim’in de (Aleyhimüsselam) bulunduğu peygamberler topluluğu kendisini karşıladı. Hazreti Muhammed (s.a.v bu peygamberlere imam olarak onlara iki rekat namaz kıldırdı.

    Hz. Muhammed (s.a.v) iki kap getirildi ki; kabın birisinde şarap, diğerinde süt vardı. "Bunlardan hangisini istersen, al!" denildi. Peygamber Efendimiz (s.a.v) sütü seçti. Cebrail (a.s), Peygamber Efedimiz’e (s.a.v) "Sen fıtratı seçtin, eğer sen şarabı almış olsaydın, senden sonra ümmetin azardı.[Sütü tercih etmekle sen de fıtrata yöneltildin, ümmetin de fıtrata yöneltildi. Şarap size haram kılındı!" dedi.

    Semanın bütün tabakalarına uğradı. Sırasıyla yedi sema tabakalarında bulunan Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim (a.s) Peygamberlerle buluştu, Onlar kendisine "Hoş geldin!.." dediler, tebrik ettiler. Sonra her gün yetmiş bin meleğin ziyaret ettiği Beytü'l-Ma'mur'u ziyaret etti.

    Bundan Sonra Cebrail (a.s) ile birlikte sidretü'l-münteha'ya geldiler. Sidretü’l-münteha; kökü altıncı kat gökte ve gövdesi, dalları yedinci kat göğün üzerinde, gölgesiyle bütün gökleri ve cenneti gölgeleyen, yaprakları fil kulakları gibi, meyveleri küpler kadar, bir ağaçtır.

    Cebrail (a.s), Hz. Muhammed (s.a.v)yukarı götüre götüre, nihayet (kaza ve kaderi yazan) kalemlerin cızırtılarını işitecek kadar yüksek bir yere çıkardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v); cennetten, yemyeşil bir Refref (ipek döşek)'in birden ufku kapladığını gördü. Peygamber Efendimiz (s.a.v), onun (Refref’in) üzerine oturdu. Cebrail (a.s), Peygamber Efendimiz’den ayrıldı. Peygamberimiz (s.a.v); Aziz ve Cebbar olan Rabbine yükseltilip yaklaştırıldı.

    Peygamber Efendimiz (s.a.v), Yüce Allah "Korkma ya Muhammed, Yaklaş!" buyruğunu işitmeye başladı. Nihayet, hiçbir kimsenin hiçbir zaman erişememiş olduğu yakınlık makamına, İlahî kabule, İlahî ikram ve ihsana nail oldu! İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v): "Ben, Yüce Rabbimi gördüm!" buyurmuştur.

    Peygamberimiz (s.a.v) Miraç’ta Yüce Allah'a selam yerine bütün mahlukatın ibadetlerini hediye etmiştir. Efendimizin (s.a.v)Cenab-ı Hak ile olan bu konuşması bütün müminlerin miracı olan namazlarında okudukları tahiyyatın sözlerinden oluşmaktadır. Bu konuşmanın meali şöyledir:

    Peygamberimiz (s.a.v) Yüce Allah'a hitaben: "Bütün tahiyyeler, bütün mübarek şeyler, bütün salavat ve dualar ve bütün kelimat-ı tayyibe Allah’a mahsustur." şeklinde hitab vermiştir. Bunun anlamı"Bütün varklıkların halleriyle ve dilleriyle yapmış oldukları ibadetleri ve tesbihlerini, bütün çekirdekler ve nutfeler gibi mübarek şeylerin fitri mübarekliklerini ve tesbihlerini, bütün insanlar gibi şuurlu varlıkların ibadetlerini ve bütün peygamberler ve kamil insanlar olan evliyaların, asfiyaların ibadetlerini ve tesbihlerini onların namına sana hediye ediyorum; sana mahsustur." demektir.

    Bu selamın üzerine Yüce Allah Resulüne (s.a.v)"Selam olsun sana ey Peygamber!" şeklinde mukabele de bulunmuştur. Bunun üzerine Allah'ın Resulü (s.a.v) de: "Bize ve Allah’ın salih kullarına selam olsun." şeklinde cevap vermiştir. Bu konuşmaya sidretü’l-müntehada tanık olan Cebrail (a.s) da Allah’ın şahitlik etmesini emretmesi üzerine "Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet ederim. Ve Muhammed’in (asv), Allah’ın elçisi olduğuna da şehadet ederim." diyerek şehadet etmiştir.

    Miraç’ta cereyan eden bu karşılıklı sohbetteki sözlerin, müminlerin miracı hükmünde olan namazda okunması sünnettir. Bu şekilde her mümin bütün şuurlu ve şuursuz mahlukatın ibadetlerini kendi ibadeti içerisinde Cenab-ı Allah’a takdim etme şerefine ulaşmış olur.