Miraç kandili ile ilgili bilgi Feyiz ve bereketin coştuğu mübarek kandillerden biri de Miraç kandilidir. Miraç bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan, beşeri hîslerden ter temiz bir kulluğa, en yüce mertebeye terakki ediştîr. Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v.) şahsında insanlığın önüne açılmış sınırsız bir terakki ufkudur ve bu ulvi seyahat, mucîzelerin en büyüğüdür. Miraç mucizesi yüce kitabımız Kur'an'da ayetlerle anlatılmış ve varlığı inkâr edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur ve bu ilâhi yolculuğun ilk merhalesi olan Mescid-i Aksaya kadarki safha Kur'an'da şöyle nakledilir: “Ayetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Şüphesiz ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir.” (İsra Suresi, 1) Miraç, bizlere her şeyden önce yükselme yollarının yegane sahibinin Allah Azze ve celle olduğunu hatırlatmaktadır. Miraç, bir arınma ve Cenab-ı Allah’a yükseliştir ve Cenab-ı Allah’a yükselmenin yolu heva ve heveslerinden, hırs ve intikam duygularından, öfke ve gazaptan, kibir ve gururdan vazgeçerek Allah Azze ve celle'nin yoluna girmektir. Bugün miracın yücelme ve yükselme manalarını dikkate alarak bîreyin, toplumun ve bütün insanlığın maddi ve manevi yükselîşi üzerinde yeniden düşünmek durumundayız. İnsanlığın son rehberi Fahri Kainat Efendimizin (s.a.v) Miraç’tan, Cenab-ı Allah’a yükselişten sonra yeryüzüne, insanların arasına dönmüş olması ile adalet, merhamet ve sevginin kılavuzu, öncüsü, rehberi olarak bize sonsuz kurtuluşun yolunu açmaya devam etmesi son derece manidardır. Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) Miraç’tan hediye olarak getirdiği Bakara suresinin son ayetlerinde Cenab-ı Allah bizlere yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır ve her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlûkata karşı mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Çünkü Fahri Kainat Efendimizin (s.a.v) ifadesi ile tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir ve nefsimizin ölümcül zaafları bizi her türlü miraç'tan, yüceliş ve yükselişten alıkoyar. “Miraç göklere olduğu kadar, insanın kendi semasına yani kalbine ve iç dünyasına doğru da yapması gereken bir yolculuktur…” Miraç göklere olduğu kadar, kişinîn kendi semasına yani kalbîne ve iç dünyasına doğru da yapması gereken bir yolculuktur. Yeryüzünün iki manevi merkezinde, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa’da ve Fahri Kainat Efendimiz'le gerçekleşen bu mübarek yolculuk bugün bizim için manevi merkez olan gönül dünyamızda da gerçekleşmelidir. Bizim burağımız imanımızdır ve bizim refrefimiz ibadetlerimizdir.