Mîrac, merdiven demektir. Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Feyîz ve bereketin coştuğu mübarek gecelerimizden biri de Miraç Gecesidir. Mirac bir yükseliştir, bütün süfli duygulardan vebeşerî hislerden ter temiz bir kulluğa ve en kutsal mertebeye terakki ediştir. Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şahsında insanlığın önüne açılmış sonsuz bir terakki ufkudur. Bu ûlvi ziyaret, mucîzelerin en büyüğüdür. Mirac mucîzesi Kur'an-ı Kerîmde âyetlerle anlatılmış ve varlığı inkar edilemeyecek bir şekilde ortaya konmuştur. Bu ilahi yolculuğun ilk merhalesi olan Mescîd-i Aksaya kadarki safha Kur'an'da şöyle anlatılır: "Âyetlerimizden bir kısmını ona göstermek için kulunu bir gece Mescîd-i Haram'dan alıp çevresini mübarek kıldığımız Mescîd-i Aksa'ya seyahat ettiren Allah, her türlü noksandan münezzehtir. Mutlaka ki O her şeyi hakkıyla işiten, herşeyi hakkıyla görendir." [İsra Suresi, 1] Mirac'ın ikinci merhalesi de Mescîd-i Aksâdan başlayarak semanın bütün tabakalarından geçip ta ilahi huzura varmasıdır. Bu "sâfha da Necm" Suresinde şöyle' anlatılır: "O ufkun en yükseğinde idi. Sonra indi ve yaklaştı. Nîhayet kendisine iki yay kadar, hatta daha da yakın oldu. Sonra da vahyolunacak şeyi Allah kuluna vahyetti. O’nun gördüğünü kalbi yalanlamadı. Şimdi O’nun gördüğü hakkında onunla mücadele mi edeceksiniz? Ând olsun ki onu bir kere daha hakiki suretinde gördü. Sidre-i Müntehada gördü. Ki, onun yanında Me'vâ Cenneti vardır. O zaman Sidre'yi Allah'ın nuru kaplamıştı. Gözü ne şaştı, ne de başka bir şeye baktı. And olsun ki Rabbinin âyetlerinden en büyüklerini gördü." [Necm Sûresi, 7-18.]