Mevlidi şerif türkçe

Konusu 'Güzel Mesajlar' forumundadır ve Adile tarafından 1 Kasım 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Mevlidi şerif okunuşu


    Tevhid bahri

    Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem Muhammed Mustafâ râ Salevât

    Allah âdın zikredelim evvelâ
    Vâcib oldur cümle işde her kulâ
    Allah âdın her kim ol evvel anâ
    Her işi âsân ider Allah anâ
    Allah âdı olsa her işin önü
    Hergiz ebter olmaya ânın sonu
    Her nefesde Allah âdın di müdâm
    Allah âdıyle olur her iş tamâm
    Bir kez Allah dese aşk ile lisân
    Dökülür cümle günah misl-i hazân
    İsm-i pâkin pâk olur zikr eyleyen
    Her murâda erişür Allah diyen
    Aşk ile gel imdi Allah diyelim
    Dert ile göz yaş ile âh îdelim
    Ola kim rahmet kıla ol pâdişah
    Ol kerîm-ü ol rahîm-ü ol ilâh
    Birdir ol, birliğine şek yokdürür
    Gerçi yanlış söyleyenler çokdürür
    Cümle-âlem yoğ iken ol var idi
    Yaradılmışdan ganî cebbâr idi
    Vâr iken ol, yok idi ins-ü melek
    Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek
    Sun' ile bunlârı ol, vâr eyledi
    Birliğine cümle ikrar eyledi
    Kudretin izhâr edüp hem ol celîl
    Birliğine bunları kıldı delîl
    "Ol !" dedi bir kerre vâr oldu cihân
    "Olma !" derse, mahv olur ol dem hemân
    Pes Muhammeddir bur varliğa sebeb
    Sıdk ile ânın rızasın kıl taleb
    Ey azizler, işte başlarız söze
    Bir vasıyyet kılarız illâ size
    Ol vasıyyet ki direm her kim tuta
    Misk gibi kokûsu canlardâ tüte
    Hak-Teâlâ rahmet eyleye anâ
    Kim beni ol bir dua ile anâ
    Her kim ki diler bu duada buluna
    Fâtiha ihsân ede ben kûluna
    El-Fâtiha *
    Mevlid-i Şerif-in müellifi Merhum Süleyman Süleyman Çelebi Hazretleri'nin ruhu için ve bu satırları okuyan, dinleyen, okumasına sebep olanlardan yaşayanların ruhu makamlarına, ahirete göçmüş olanlarınında ruhlarına El-Fatiha


    Veladet bahri

    Âmine hâtun Muhammed ânesi
    Ol sadeften doğdu ol dür dânesi
    Çünkî Abdullah'tan oldu hâmile
    Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
    Hem Muhammed gelmesi oldu yakîn
    Çok alâmetler belirdi gelmeden

    Allâhümme salli alâ Muhammediv
    Ve alâ âli Muhammed

    Ol Rebiûl evvel âyın nîcesi
    On ikinci gîce isneyn gîcesi
    Ol gîce kim doğdu ol hayrûl-beşer
    Ânesi anda neler gördü neler
    Dedi gördüm ol habîbin ânesi
    Bir acep nûr kim, güneş pervânesi
    Berk urup çıktı evimden nâgehân
    Göklere dek nûr ile doldu cihân
    Gökler âçıldı ve feth oldu zulem
    Üç melek gördüm elinde üç âlem
    Bîri meşrik bîri mağribde anın
    Bîri dâmında dikildi Kâbenin
    Bildim anlardan kim ol halkın yeği
    Kim yakîn oldu cihâna gelmeği
    İndiler gökden melekler sâf sâf
    Kâbe gibi kıldılar evim tavaf
    Hûriler geldi bölük bölük
    Buğûr yüzleri nûrundan evim doldu nûr
    Çevre yânıma gelip oturdular
    Mustafâ'yı birbirine muştular
    Dediler oğlun gibi hiç bir oğul
    Yâradılâlı cihân gelmiş değil
    Bû senin oğlun gibi kadr-ı cemîl
    Bir anâya vermemiştir ol Celîl
    Ûlu devlet buldun ey dildâr sen
    Doğiserdir senden ol hulk-ı hasen
    Bû gelen "ilm-î ledün" sultânıdır
    Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
    Bû gîce ol gîcedir kim, ol şerîf
    Nûr ile âlemleri eyler latîf

    Allâhümme salli alâ Muhammediv
    Ve alâ âli Muhammed

    Bû gîce şâdân olur erbâb-ı dil
    Bû gîceye can verir eshâb-ı dil
    Yâ Resulâllah
    Rahmeten lil'âlemindir Mustafâ
    Hem şefîal müznibîndir Mustafa
    Vasfınî bû resme tertib ettiler
    Ol mübârek nûru terğib etdiler
    Âmine eder çü vakt oldu tamâm
    Kim vücûda gele ol hayrül enâm
    Sûsadım gâyet harâretden katî
    Sundular bir câm dolusu şerbeti

    Allâhümme salli alâ Muhammediv
    Ve alâ âli Muhammed

    Şerbeti sunduk tâbânâ hûriler
    Bûnu sana verdi Allâh dediler
    Kardan ak îdi ve hem soğuk idi
    Lezzeti dâhi şekerde yok idi
    İçdim ânı oldu cismim nûra gark
    İdemezdim kendimi nûrdan fark
    Geldi bir akkuş kanâd ile revân
    Arkamı sığâdı kuvvetle hemân
    Doğdu ol sâatde ol sultân-ı dîn
    Nûra gark oldu semâvât-ü zemîn
    Sallû Aleyhi ve Sellimû teslimâ
    Hatta tenâlû cenneten ve naîmâ

    Essalâtü vesselâmü aleyke
    Ya Resûlallah
    Esselâtü vesselâmü aleyke
    Ya Habîballah
    Essalâtü vesselâmü aleyke
    Ya Seyyidel-evvelîne velâhirin.


    Merhaba bahri
    Yâradılmış cümle oldu şâdümân
    Gam gidûp âlem yenîden buldu cân
    Cümle zerrat-ı cihân idûb nidâ
    Çağrışûben dediler kim merhabâ
    Merhabâ ey âli sultân merhabâ
    Merhabâ ey kân-ı irfan merhabâ
    Merhabâ ey sırr-ı fürkân merhabâ
    Merhabâ ey nûru râhman merhabâ
    Merhabâ ey bülbül-i bâğ-ı Cemâl
    Merhabâ ey âşinâ-yi Zülcelâl
    Merhabâ ey cân-ı bâki merhabâ
    Merhabâ uşşâkâ sâki merhabâ
    Merhabâ ey cân-ı cânan merhabâ
    Merhabâ ey derde dermân merhabâ
    Merhabâ ey cümlenin matlâbu sen
    Merhabâ ey Hâlikın mahbâbu sen
    Merhabâ ey Pâdişah-i dû cihân
    Senin için oldu kevn île mekân
    Merhabâ ey rahmeten lil-âlemîn
    Merhabâ sensin şefîa'l-müznibîn
    Ey gönüller derdinin dermânı sen
    Ey yarâdılmışların sultânı sen
    Sensin ol sultân-i cümle enbiyâ
    Nûr-i çeşm-i evliyâ vü asfiyâ
    Yâ habîballâh bize imdâd kîl
    Son nefes didârın ile şâd kîl

    Allâhümme salli alâ seyyidinâ
    Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
    Ve erseltehû rahmetel lil âlemin




    Mirac bahri 1-2

    Seyyidi kainât, Hazret-i Fahr-i Âlem
    Muhammed Mustafâ râ Salevât
    Söyleşürken Cebrâil ile kelâm
    Geldi Refref önüne verdi selâm
    Aldı ol şâh-ı cihânı ol zamân
    Sidre'den gitti ve götürdü hemân
    Bir fezâ oldu o demde rûnümâ
    Ne mekân var anda ne arz-u semâ
    Kim, ne hâlidir, ne mâli, ol mahal
    Akl ü fikr etmez o hâli fehmü hal
    Ref' olup ol şâha yetmiş bin hicâb
    Nûr-u tevhîd açtı vechinden nikâb
    Her birisinden geçerken îlerû
    Emr olundu Yâ Muhammed gel berû
    Gel habîbim sâna aşık olmuşam
    Cümle halkı sâna bende kılmışam
    Ne murâdın vâr ise îdem revâ
    Eyleyem bir derde bin türylü devâ
    Mustafâ dedi: Eyâ Rabbe'r-Rahîm
    Vey hatâ pûş ü atâsı çok kerîm
    Ol zaîf ümmetlerim hâlî nola
    Hazretîne nîce anlar yol bula
    Hak-Teâlâdan nidâ geldi emin
    Yâ Muhammed dedi Rabbü'l-Âlemin
    Gam yeme kim Yâ Muhammed olma melul
    Her ne kim dîledin oldu kabul
    Ümmetini sâna verdim ey habîb
    Cennetîmi anlara kıldım nasîb
    Ey habîbim nedir ol kim dîledin
    Bir avuç toprağa minnet meyledin
    Zâtıma mir'at edindim zâtını
    Bîle yazdım âdım ile âdını
    Hem dedi kim: "Yâ Muhammed ben seni
    Bilûrem görmeğe doymazsın beni
    Avdet edûp davet et kullarımı
    Tâ gelûben göreler dîdârımı
    Sen ki mi'râc eyleyûb etdin niyâz
    Ümmetin mîrâcını kıldım namâz"
    Tarfetül-ayn içre ol Fahr-i cihân
    Ümmühân'ın evine geldi hemân
    Her ne vâki oldu ise serteser
    Cümlesin eshâbına verdi haber
    Dediler: "Ey Kıble-i İslâmü dîn
    Kutlu olsun sâna mîrâc-i güzîn
    Biz kamûmuz kullarız sen şâhsın
    Gönlümüz îçinde rûşen mâhsın
    Ümmetin olduğumuz devlet yeter
    Hizmetin kıldığımız izzet yeter !"

    Allâhümme salli alâ seyyidinâ
    Muhammedinillezî câe bilhakkıl mübîn
    Ve erseltehû rahmetel lil âlemin



    Münacat bahri
    İlâhî cennete evine girenlerden eyle bizi
    Cennet içre cemâlini görenlerden eyle bizi
    Yâ Hayyûl Yâ Kayyûm Sâmed
    İhsanınâ yoktur adêt
    Firdevs bahçesinde ebet
    Kalanlardan eyle bizi
    Yâ İlâhî, ol Muhammed hakkı çün
    Ol şefâat kân-ı Ahmed hakkı çün
    Sırr-ı fürkân nûr-i âzam hakkı çün
    Kuds ü Kâbe Merve Zemzem hakkı çün
    Aşk odundan ciğeri püryân içün
    Derd ile kan ağlayan giryan içün
    Yâ İlâhi, saklagıl îmânımız
    Verelim îman ile tâ cânımız
    Sâna lâyık kullarınla hemdem et
    Ehl-i derdin sohbetine mahrem et
    Hem Süleymân-ı fakîre rahmet et
    Yoldaşın îmân makâmın cennet et
    Yâ İlâhi, kılma bizi dâllîn
    Bu dûâya cümleniz deyin âmîn âmîn
    Ümmetinden râzı olsun ol muîn
    Rahmetullâhi aleyhim ecmâin Mevlidi Şerif