Mevlit kandili ile ilgili hutbe Değerli müslümanlar Hutbemizin konusu kainata rahmet olarak gönderilen sevgili peygamber Efendimiz s.a.v dünya'gelişi Hz.Muhammedin dünyayı gelişi, insanlık tarihinin en müstesna hadisesidir. Kur’ân-ı Kerîm, onun kâinatı kuşatan özelliğini şöyle dile getirir: “(Ey Muhammed!) Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”[1] O, başta insanlığa ve bütün varlıklara Allah’ın bir rahmeti ve bereketidir. Kur’ân’da onun ahlâkı “Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin”[2] şeklinde övülmüştür. Onun üstün bir model şahsiyet olduğu da şöyle bildirilmiştir: “Andolsun, Resûlüllah’ta sizin için güzel bir örnek vardır”[3] Fahr-i kâinat Efendimiz de bu hususta şöyle buyurmuştur: “Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” [4] Resûlullah Efendimiz, Kur’ân’ın canlı şahidi idi. Nitekim bu konuda Âişe validemiz, onun ahlâkını öğrenmek isteyen bir sahâbîye “Sen, Kur’ân okuyorsun değil mi” diye sormuş “Evet okuyorum” cevabını verince, Hz. Âişe “İşte Peygamber’in (s.a.v.) ahlakı Kurân’dır.” buyurmuştur .”[5] Peygamber Efendimizin risâleti, müminler için büyük bir lütuftur. Kur’ân-ı Kerim, bu nimet ve ihsanı şöyle anlatır: ”Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan (kötülüklerden ve inkardan) onları temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki daha önce onlar apaçık bir dalâlet içinde idiler.”[6] Âyet-i Kerîmede açıkça belirtildiği gibi o, ümmetini tertemiz yapmış ve onları yüceltmiştir. Fikir ve gönül dünyalarını arıtmış, birey, aile, toplum, millet ve devlet hayatlarını tanzim etmiş, evlerini, eşyalarını, sosyal yapılarını düzene koymuştur. Eğitim, ahlak, ticaret ve iktisat hayatlarına yeni bir kavrayış kazandırmıştır. Pakistan’ın ünlü düşünürü Muhammed İkbal, bu gerçeği şöyle dile getirir: “Ey zuhuru ile hayata gençlik getiren (Hazreti Muhammed)! Cihanda hayat mumunu sen yaktın, köleleri efendilik mertebesine yükselttin…” “Müslüman’ın kalbinde Mustafa’nın (a.s.v.) makamı vardır. Siz onun adı ile şeref kazanırsınız. Din anahtarı ile dünya kapısını o açtı. Dünya anası, ona benzer bir evlât doğurmadı. Mahşer gününde bizim şeref ve itibarımız odur. Mustafa’nın dini, hayat dinidir.[7] Kültür tarihimizin büyük düşünürü Yusuf Hashacib’in Kutadgu Bilig adlı eserinde Peygamber Efendimiz hakkında dikkate şayan bir değerlendirme yapılır. Bin yıl önce yazılmış şu güzel ifadelerle hutbemizi bitirmek istiyorum: “Esirgeyen Rabbim, halkın en seçkini ve insanların en iyisi olan sevgili Peygamberi gönderdi. O, karanlık gecede halka meş’ale idi; etrafa ışık saçtı ve seni aydınlattı. O, sana Allah tarafından gönderilen davetçi idi, sen bu sayede doğru yola girdin ey yiğit!.. Tek dileği ümmeti idi, ona yol gösterdi… Şimdi sen onu öv ve rızasını al. Bütün kaygısı ümmeti idi… Atadan ve anadan merhametli id… O, güzel tavırlı, dürüst ve güvenilir bir tabiatta idi. Alçak gönüllü, hayâ sahibi, şefkatli ve cömert idi. O, bütün rehberlerin önünde baş idi; sonra da bütün resullerin hâtemi oldu. Onun yoluna şimdi gönül bağladım; bütün dediklerine inandım ve severek sözünü tutum. Ey Allah’ım! Benim gönlümü gözet; kıyamette beni sevgili Peygamber ile birlikte haşret. Kıyâmette dolun ay gibi yüzünü göster; ey Allah’ım! Onu bana şefaatçi kıl.”[8] Dr. Kerim Buladı/ Vaiz Zeytinburnu-İstanbul