Mevlana’ nın Cenazesi

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Adile tarafından 21 Ekim 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Hz.Mevlana’ nın Cenazesi

    Hazreti Mevlana' nın ölümü Sabahın erken vaktinde, minarelerden yükselen sala sesleri şehri bir daha sarstı.. Mevlana'nın yakın dostlarından İmam İhtiyareddin, cenazeyi teneşire çıkardı. Kendi eliyle yıkıyor, teneşirden dökülen suları dervişler bir damla bile yere düşürmeden topluyorlardı. Cenaze kefenlendi, tabuta konuldu. Medresenin avlusundan dışarı çıkardıkları zaman, işte kıyamet o zaman koptu.
    Konya, tarihi boyunca böyle çeşitli, böyle renkli bir kalabalığa sahne olmamıştı.
    Sultanlar, emirler, bilginler, cahiller, imamlar, papazlar, siyahlar, beyazlar, her sınıf halk, her dinden, her mezhepten insan. ırklar, sınıflar ve dinler ilk defa burada, Mevlana'nın Medresesinin önünde bir araya gelmişlerdi. Rubaisindeki, "Gelsin, varlık namına ne varsa gelsin.. Kafiri, putperesti, mecusi'si gelsin" mısra bugün için söylenmişti bugün için, bu düğüne davet olunmuşlardı sanki.
    Tabut omuzlar üzerinde yükseldiği ve götürüldüğü zaman, bir vaveyla koptu. Halk hücum etmiş, tabuta el sürebilmek için birbirlerini çiğnemişlerdi. Sıkışıklık son dereceyi bulmuştu. Tabutu taşıyanlar oldukları yerde kalmışlar, bir adım olsun ilerleyememişlerdi. Buna bir çare bulmak lazımdı. Ama nasıl? Halk'tan ileri gelen birkaç kişi kalabalığa haykırdı:
    . Müslüman olmayanlar çekilsin
    Mümkün değil. Kimse yerinden kımıldamıyor, üstelik kalabalık gittikçe büyüyordu. Müslümanlardan bir grup biraz ileride cenazeyi bekleyen Başvezir Sahip Ata Fahreddin Ali ile Emir Süleyman Pervaneye şikayette bulundular:
    . Mevlana, müslümanların şeyhidir.
    İsevîler, Museviler, diğer din sakinlerinin aramızda işi ne? Bunlar ne yüzle cenazeye geliyorlar? Çekilip gitsinler, biz de rahat rahat vazifemizi yapalım..
    Bunu işiten papazlar, hahamlar atıldılar:
    . Hayır, bu din Padişahı bizim reisimiz sayılır. Biz, Musa'nın ve bütün Peygamberlerin hakikatim, onun açık sözlerinden anladık. Kendi kitaplarımızda okuduğumuz peygamberlerin hareket ve kişiliğini O'nda gördük... Siz müslümanlar, Mevlaha'yı nasıl devrinin Muhammed'i olarak tanıyorsanız, biz de, zamanın Musa'sı olarak biliyoruz. Siz nasıl O'nun muhibbi iseniz, biz de O'nun muhibbi ve müridiyiz. O, (Yetmiş iki millet sırrını bizden işitir. Biz, bir perde ile yüzlerce ses çıkaran bir ney'iz.) demedi mi? Söyleyiniz; demedi mi?
    Bir başka papaz ağlayarak:
    . Mevlana insanlığa, insanlar üzerinde inayet ışık saçan bir hakikat güneşidir. Güneşi bütün dünya sever, bütün alem onun nuruyla aydınlanmış, siz güneşi, bizden nasıl olur da mahrum edebilirsiniz? Bir Musevi:
    .Mevlana ekmek gibidir. Herkes için ihtiyaçtır. Siz hiç ekmekten kaçan bir aç gördünüz mü?
    Kim, ne diyebilirdi bu sözlere? Kuşluğa doğru tabut güçlükle yola düzüldü.