Mesbûk İmama namazın başında değil, birinci rek‘atın rükûundan sonra, ikinci, üçüncü veya dördüncü rek‘atlarda uyan kimseye mesbûk denir. Son rek‘atın rükûundan sonra imama uyan kimse bütün rek‘atları kaçırmış olur. Mesbûkun hükmü, kaçırdığı yani imamla birlikte kılamadığı rek‘atları kazaya başladıktan sonra, tek başına namaz kılan kimse gibidir. Sübhaneke'yi okur, kıraat için eûzü besmele çeker ve okumaya başlar. Çünkü bu kimse kıraat bakımından namazın baş tarafını kaza etmektedir. Bu durumda eğer kıraati terkederse namazı fasid olur. Sübhaneke duasını okuma yeri, eğer kılınan namaz öğle ve ikindi namazı gibi gizli okunan namaz ise iftitah tekbirinden sonradır. Eğer açıktan okunan namaz ise ve imam kıraat etmekte iken yetişmiş ise, sağlam görüşe göre Sübhaneke'yi okumayıp imamın kıraatini dinler, Sübhaneke'yi kendi kaza edeceği rek‘atlarda okur ve tek başına namaz kılanlarda olduğu gibi Sübhaneke'den sonra eûzü besmele çeker. Mesbûkla ilgili uygulama örnekleri: 1. Sabah namazının ikinci rek‘atında imama uyan mesbûk, tekbir alıp susar, imam ile birlikte son oturuşta yalnız Tahiyyat okur, imam selam verince kendisi ayağa kalkar, kaçırdığı ilk rek‘atı kılmaya başlar. Sübhaneke ve eûzü besmeleden sonra Fatiha ile bir miktar Kur'an okur, rükû ve secdelerden sonra oturup, Tahiyyat ile Salli-barik ve Rabbena atina dualarını okuyarak selam verir. 2. Akşam namazının ikinci rek‘atında imama uyan kimse de birinci rek‘at için bu şekilde hareket eder. Akşam namazının son rek‘atında imama uyan kimse, Sübhaneke'yi okur, imamla beraber o rek‘atı kılıp teşehhütte bulunur, bundan sonra kalkar. Sübhaneke'yi okuyup eûzü besmele çeker ve Fatiha ile bir sûre veya bir miktar ayet okur; rükû ve secdelerden sonra oturur, sadece Tahiyyat okur, sonra Allahü ekber diyerek ayağa kalkar, besmele çekip Fatiha ile bir sûre veya birkaç ayet okuyarak, rükû ve secdeleri ve son oturuşu yapar ve selam ile namazdan çıkar. Bu durumda üç defa teşehhütte bulunmuş olur. Bununla birlikte mesbûk, ikinci rek‘atın sonunda yanılarak oturmayacak olsa, kendisine sehiv secdesi gerekmez; çünkü bu rek‘at bir yönüyle birinci rek‘at mesabesindedir. 3. Dört rek‘atlı namazın son rek‘atında imama uyan kimse imam ile teşehhütte bulunduktan sonra kalkar, Sübhaneke, Fatiha ve bir sûre okuyup oturur ve Tahiyyat okuduktan sonra kalkar. Geri kalan iki rek‘atı tamamlar. 4. Dört rek‘atlı namazın üçüncü rek‘atında imama yetişen kimse, kendisinin birinci oturuşunu imamın son oturuşuyla birlikte yapar, kalkınca ilk iki rek‘atı kaza edeceği için, kendisi bu ilk iki rek‘atı nasıl kılacak idiyse öylece kılar. 5. Dört rek‘atlı bir namazın ikinci rek‘atında imama uyan kimse, üç rek‘atı imamla kılmış olur, teşehhüt okuduktan sonra kalkar, kılamadığı ilk rek‘atı kılıp oturur ve selam verir. İmama ilk rek‘atın rükûunda yetişen kimse, mesbûk değil müdrik sayılır. Fakat imama rükûdan sonra yetişen kimse o rek‘atı kaçırmış olur ve mesbûk durumuna düşer. Teşehhüt miktarı oturduktan sonra imam daha selam vermeden önce mesbûkun ayağa kalkması mekruh sayılmıştır. Ancak abdestinin veya vaktin sıkışık olması durumunda mesbûk imamın selam vermesinden önce kalkıp namazını tamamlayabilir. Ebû Hanîfe'ye göre, tek başına namaz kılan kimse teşrik tekbirleri ile yükümlü olmadığı halde, mesbûk kurban bayramında teşrik tekbirlerini imam ile birlikte alır, daha sonra ayağa kalkıp kaçırdığı rek‘atları tamamlar. İmam selam vermeden önce Tahiyyat'ı okuyup bitirmiş olan mesbûk, isterse kelime-i şehadeti tekrar eder, başka bir görüşe göre ise susar. En doğrusu Tahiyyat'ı yavaş yavaş okumaktır. İmam dördüncü rek‘atta oturup yanlışlıkla beşinci rek‘ata kalksa, mesbûkun namazı bu kıyam ile fasit olur. Fakat dördüncü rek‘atta oturmadan beşinci rek‘ata kalkmış ise, secdeye varmadıkça mesbûkun namazı bozulmaz.