İmanın ikinci şartı: Meleklerin Allahü Teala’nın şerefli kulları olduklarına ve Cenab-ı Allah ile peygamberleri arasında vahyin sadık ve emin vasıtası olduklarına iman etmektir. Enbiya suresinin 26 ve 27. ayet-i kerimelerinde bildirildiği üzere melekler Allah’ın şerefli kullarıdır, Allahü Teala’nın emri olmadan hiçbir söz ve fiilde bulunmazlar. Melekler, latifdir (nurdan yaratılmışlardır). Kendi iradeleri ile yahut kendilerine öğretilen mübarek isimleri okuyarak istedikleri güzel suretlerde görülürler. Nitekim Cebrail Aleyhisselam, Peygamberimiz’e bazan Ashab-ı Kiram’dan bazıları suretinde gelirdi. Melekler’de erkeklik ve dişilik olmadığı gibi insan ve cinlerdeki yemek içmek, doğmak, doğurmak ve her şerrin kaynağı olan şehvet ve gadab da olmaz. Melekler’in bir kısmı gece gündüz daima ve hiç ara vermeksizin Allahü Teala’yı tesbihden başka şeyle meşgul olmazlar. Bunlara mukarrebun ve illiyyun denilir. Bir kısmı da Allahü Teala’nın takdir ettiği üzere yerde ve göklerde tedbir ve tasarruf eder, emrettiklerini yaparlar. Ayrıca her insanda, vazifeli 384 melek vardır. Bunlardan Kiramen Katibin melekleri insanların günlük amellerini yazıp bunları hergün Allahü Teala’ya arzederler. (Şerh-i Dürr-i Yekta) Melekler’in adedlerini ancak Cenab-ı Allah bilir. İçlerinden dört büyüğü, Melekler’in peygamberleridir ki şunlardır: 1- Cebrail (a.s.): Vahye memurdur. 2- Mikail (a.s.): Bir kısım hadiselerin; mesela rüzgarların, yağışların, hububatın ve bitkilerin meydana getirilmesine memurdur. 3- İsrafil (a.s.): Sur’un üflenmesi, kıyamet gününün meydana gelmesi ve bütün canlıların kıyamette tekrar diriltilmelerine memurdur. 4- Azrail (a.s.): Öleceklerin ruhlarını almaya memurdur. (M. İlmihal, Fazilet Neşriyat)