Mekr ne demektir?

Konusu 'İslami sözlük' forumundadır ve Lasey tarafından 11 Ekim 2016 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    MEKR:

    1. Bir kimseye, hiç beklemediği, ummadığı yerden hîle yapmak, tuzak kurmak sûretiyle zarar vermeye çalışmak.
    Kur'an-ı kerîmde mealen buyruldu ki:
    (Habîbim) onların (kafirlerin) seni tekzîbine (yalanlamalarına) ve senden yüz çevirmelerine mahzûn olma, üzülme. Onların sana yaptıkları mekrden dolayı, gönlün daralmasın. (Çünkü, Allah seni, onların mekrinden muhafaza eder, korur, onlara karşı sana yardım eder.) (Neml sûresi: 70)
    2. İstidrac yani Allahü tealanın bir kimseye bir müddete kadar devamlı olarak hakkında hayırlı olmayan nîmetler verip, onun da bunu Allahü tealanın bir lütfu ve ihsanı, tuttuğu yolun kendisi için iyi olduğunu zannederek aldandığı, gururlandığı, gafle tte bulunduğu, taşkınlık yaptığı ve günahlara daha da daldığı bir sırada, Allahü tealanın onu aniden azabı ile yakalayıvermesi.
    Kur'an-ı kerîmde mealen buyruldu ki:
    Allahü tealanın mekrinden emîn mi oldular. Hüsrana uğrayanlardan (küfr yani îmansızlık ve günahlar ile, ibret almamak ve tefekkürü terk etmek sûretiyle zararda olanlardan) başkası Allahü tealanın mekrinden emîn olmaz. (A'raf sûresi: 99)
    İnsanın, işine göre, ömür ve rızkı değişir. İyiler kötü, kötüler iyi olarak değiştirilebilir. Böylece birine, ölümüne yakın iyi işler yaptırıp, son nefeste îman ile gönderir. Başkasına kötü amel işletip, îmansız gönderir. Bunun için, Resûlullah salla llahü aleyhi ve sellem her zaman; "Allahümme ya mukallibelkulûb, sebbit kalbî ala dînik" duasını okurdu (ki, Ey Büyük Allah'ım! Kalbleri iyiden kötüye, kötüden iyiye çeviren, ancak sensin. Kalbimi, dîninde sabit kıl, yani dîninden döndürme, ayırma! demektir). Eshab-ı kiram aleyhimürrıdvan bunu işitince: "Ya Resûlallah! (sallallahü aleyhi ve sellem) Sen de, dönmekten korkuyor musun?" dediklerinde: "Allahü tealanın mekrinden beni kim te'mîn eder? (bana kim garanti, güven verebilir?)" buyurdu. Çünkü, hadîs-i kudsîde: "İnsanların kalbi Rahman'ın kudretindedir. Kalbleri, dilediği gibi çevirir" buyrulmuştur. Yani, Celal ve Cemal sıfatları ile kötüye ve iyiye çevirir. (İbn-i Kemal Paşa)
    Şükrünü yerine getirmediği halde kendisine çok dünyalık, mal, mülk v.s. verilen ve bunların kendisi için Allahü tealanın mekri olduğunu bilmeyen kimsenin aklında bozukluk vardır. (Hazret-i Ali)
    Allahü tealadan yüz çeviren birçok kimsenin dünya nimetleri içinde yaşadığı görülüp, mahrûm kalmadıkları zan olunuyor ise de, bunlara dünya için çalışmalarının karşılığını vermektedir. Yalnız dünya için çalışanlara verdiği dünyalıklar, hakîkatte azab ve felaket tohumlarıdır. Allahü tealanın mekridir. Nitekim, Mü'minûn sûresi, elli beş ve elli altıncı ayetinde mealen; "Kafirler, mal ve çok evlad gibi dünyalıkları verdiğimiz için, kendilerine iyilik mi ediyoruz, yardım mı ediyoruz sanıyor. Peygamberime (sallallahü aleyhi ve sellem) inanmadıkları ve dîn-i İslamı beğenmedikleri için, onlara mükafat mı ediyoruz, diyorlar. Hayır öyle değildir. Aldanıyorlar. Bunların nîmet olmayıp, musîbet olduğunu anlamıyorlar" buyruldu. Kalblerini Hak tealadan yüz çevirenlere verilen dünyalıklar, hep harablıktır, felakettir. Şeker hastasına verilen tatlılar, helvalar gibidir. (Senaullah Dehlevî)
    3. Allahü tealanın, mekr yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, kötülüklerini, kurdukları tuzakları bozması, mekrlerine karşılık onları cezalandırması. Buna mekr-i ilahî de denir.
    Kur'an-ı kerîmde mealen buyruldu ki:
    (Ya Muhammed aleyhisselam!) Hani bir zaman kafirler seni habsetmeleri yahut öldürmeleri, yahut seni Mekke'den çıkarmaları için mekr yapıyorlardı. Onlar mekr yaptılarsa da Allahü teala onların mekrlerini kendi üzerlerine çevirdi (mekr-i ilahîsi ile muamele etti. Onları Bedr'e getirdi. Müslümanları gözlerine az gösterdi. Onlar da müslümanlara hücûm ettiler. Fakat mağlûb oldular, yenildiler, hezîmete uğrayıp, öldürüldüler) . (Enfal sûresi: 30)
    Allahü tealanın mekri insanların mekrinden başkadır. Çünkü onların mekrinde başkasına kötülük ve zarar vermek esastır. Mekr-i ilahî böyle değildir. Allahü tealanın mekri, mekr yapanların mekrini bozmak, mekrlerine karşı onları cezalandırmak sûretiyle umûma hayır ve iyilik olduğu gibi, onlara hadlerini ve mekr yapmanın fenalığını bildirmek ve bazılarının tövbelerine sebeb olmak bakımından da mekr yapanların bizzat kendileri için de hayr ve hikmettir. Allahü teala mekr yapanların mekrine, onların beklemedikleri, ummadıkları bir şekilde mukabele ettiği, karşılık verdiği, bozduğu, gaflet halinde iken onları ansızın yakaladığı için, Allahü tealanın bu fiiline mekr denmiştir. Yoksa Allahü tealaya doğrudan mekr isnad edilemez, makir (mekir yapan) denilemez. İnsanların mekri ile lafız (söz) bakımından bir benzerlik vardır. Esasta insanlarınkinden başkadır. (Razî, Senaullah Dehlevî)

    Mekr-i İlahî:
    Allahü tealanın mekr (hîle) yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, kötülüklerini, kurdukları tuzaklarını bozması, mekrlerine karşılık onları cezalandırması.