MEHR (Mehir): Erkeğin evlenirken kadına vereceği ve kadının hakkı olan altın, gümüş veya her hangi bir mal yahut menfaat. Allahü teala ayet-i kerîmede mealen buyurdu ki: Nikah ettiğiniz kadınların mehirlerini seve seve verin. Şayet ondan bir kısmını gönül hoşluğu ile kendileri size bağışlarsa, onu afiyetle, rahatça yiyin. (Nisa sûresi: 4) Mehr vermemek niyyeti ile nikah yapan kimse, kıyamet günü hırsızlar arasında haşr olunacaktır (bulunacaktır) . (Hadîs-i şerîf-Riyadünnasihîn) En bereketli kadın, mehri az olandır. (Hadîs-i şerîf-İhya) Mehrin en azı on dirhem yani yedi miskal ağırlığındaki gümüş değerinde olan bir miskal (beş gram yani üçte iki lira) altından az olmamalıdır. Mehrin en çoğu ise tahdîd edilmemiştir (sınır konmamıştır). (B. Mergınanî) Zevcesinin (hanımının) mehrini vermemek ve insanların dinlerini öğrenmelerine mani olmak kul haklarının en büyüğüdür. (Hadimî) İslamiyet'te mehr parası evlenmek için değildir. Evliliğin düzenli, mes'ûd olarak devam etmesi, kadının hak ve hürriyetlerinin korunması, din cahili huysuz erkeğin elinde oyuncak olmaması içindir. Mehr parasını vermek ve çocukların nafaka paralarını her ay ödemek korkusundan erkek zevcesini boşayamaz. Mehr-i Misl: Mehir söylenmeden veya mehir vermemek şartı ile yapılan bir nikahtan sonra, kadının, baba tarafından akrabasının kadınlarına bakılarak bunlara verilen mehir kadar verilmesi kararlaştırılan altın, gümüş, mal veya herhangi bir menfeat. Mehr-i Muaccel: Miktarı tesbit edilen (belirlenen) ve nikah sırasında erkeğin evleneceği kadına peşin olarak ödemesi gereken altın, gümüş, kağıt para veya herhangi bir mal yahut bir menfaat. Mehr-i muaccelin verilmesi, nikah yapılınca vacib olur. (Abdurrahman Cezîrî) Zevci (kocası) ölen kadın mehr-i muaccelin bir kısmını almadığını söylerse, bunu mîrastan alır. (İbn-i abidîn) Mehr-i muaccel, çehiz masrafı olarak düğünden önce verilir. (Feyzullah Efendi) Nikah yapılırken, muaccel ve müeccel mehrlerin miktarları tesbit edilir. Bir kağıda yazılıp damad ve mevcûd (bulunan) iki şahid imzalayıp zevceye (hanıma) teslim edilir. (Abdullah Mûsulî) Mehr-i Müeccel: Miktarı nikah yapılırken tesbit edilip, ödenmesi daha sonraya bırakılan yani erkeğin evleneceği kadına sonra ödeyeceği altın, gümüş, kağıt para veya herhangi bir mal yahut bir menfeat. Mehr-i müeccel, nikah yapılırken belli edilirse de, verilmesi üç şeyden biri meydana gelince, yani vaty (hanıma yakın olma hali) halvet (başbaşa bir odada yalnız kalmaları) ve ikisinden birinin vefatı ile ödemesi vacib olur. Zevce (hanım) ölünce, zev c (koca) mehr-i müecceli varislerine (yakınlarına) verir. Zevc (koca) ölünce, mîrasından (geriye kalan malından) zevcesine (hanımına) verilir. (Abdurrahman Cezîrî) Zevc (koca) zevcesine (hanımına) olan mehr-i müeccel borcunu ayırmalı, öldükten sonra zevcesine verilmesi için vasiyet etmelidir. Vasiyet etmedi ise ölünce mîras taksim edilmeden (paylaşılmadan) önce mehrin hepsinin mîrastan zevcesine hemen ödenmesi lazımdır. Zevcesini boşayınca, mehrini ödemeyen kimse, dünyada hapis, ahirette azab olunur. (Muhammed Hadimî) Mehr-i muaccel veya mehr-i müeccel nikahta bildirilmedi ise, kadına mehr-i misl verilmesi vacib olur. (Abdurrahman Cezîrî)