Medeni ayetlerin özellikleri nelerdir?

Konusu 'Resim galerisi' forumundadır ve Adile tarafından 3 Kasım 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    Medeni Ayetlerin Özellikleri

    Kur'ân'ın Medine'deki muhatapları Allah ve Resûlü'nün bütün talimatlarına iman ederek teslim olmuş kimselerdir ve nâzil olan vahyi can kulağıyla dinlemekte ve hidâyetinin gereğini yapmaya âdeta can atmaktadırlar. Böyle muhataplara konuşan bir hitabın da daha fazla eğitici ve öğretici formda gelmesi, bilgileri ve konuları detaylarıyla beraber uzun uzun vermesi pek tabiîdir. Bu bakımdan Mekkî âyetlerin aksine Medenî âyetler, gözle görülür derecede uzun pasajlar hâlinde nâzil olmuştur. Uzun âyetler muhtevalarının da teenni ile okunup anlaşılarak gereğinin yerine getirilmesini hâsıl etmiştir. Çünkü Mekke'deki kısa âyetler vicdan ve duyguları harekete geçirirken, uzun Medenî âyetler aklı ve idraki harekete geçirmiştir. Yine önceki dönemden farklı olarak âyetlerdeki secî'lerin azaldığı da görülmektedir.

    Medenî âyetlerde görülen bu farklılıklara rağmen, yine de dönem âyetlerinde çok güçlü psikolojik motivasyonlar yer almaktadır. Meselâ Medenî bir sûre olan Haşr sûresi'nin 21. âyeti, Allah kelâmına karşı insanın ne kadar da katı kalbli ve ağlayamayan kuru bir çift göze sahip olduğunu haykırmakta ve Mekke'dekilere benzer şekilde ruhlarda büyük bir tesir icra etmekte "Eğer Biz bu Kur'ân'ı bir dağa indirseydik, Allah korkusundan başını önüne eğdiğini ve paramparça olduğunu muhakkak görürdün. Biz bu misâlleri insanlara düşünsünler diye anlatıyoruz." Muhatapların kimlikleri doğrultusunda Medenî âyetlerde "Ey iman edenler!" diye hitap edilmesi; namaz, zekât, hac, nikâh, boşanma, alışveriş, faiz ve savaş gibi konularda detaylı bilgilerin verilmesi, adam öldürme, hırsızlık ve zina gibi birtakım suçlarla ilgili belirlenmiş cezaların konulması, detaylı miras dağılımının yapılması, münafıklardan söz edilmesi, ehl-i kitapla nasıl ilişki kurulacağı ve mücadelede bulunulacağının anlatılması, Medine döneminin diğer mümeyyez vasıflarındandır. İdeal bir yönetimin tesisi anlamında istişareden ve ihtilâf vukuunda Hz. Peygamber'e (aleyhisselâm) müracaat edilmesinden söz edilmesi de bu dönem âyetlerinin muhtevaları arasında yer almıştır. "Resûl" olarak Hz. Peygambere itaatin emredilmesi de yine dönemin karakteristiklerindendir. Zîrâ Kur'ân'da yaklaşık otuz âyette Allah ve Resûlü'ne itaat ّemri mânâsında "أَطِيعُوا اهللََ وَأَطِيعُوا الرَّسُولَ" şeklinde ifadeler geçmektedir ve bu âyetlerin tamamı da Medenî'dir. Bu âyetler şayet Mekke'de, Resûl'e (s.a.s.) itaatin gerçekleşmeyeceği bir ortamda nâzil olsaydı, -hâşâ- ilâhî sözün değeri ve ağırlığı buharlaşacak, böylece belâgate muhalif bir hâl ortaya çıkacaktı ki, mu'cizü'l-beyan olan Kur'ân-ı Kerîm bundan her zaman münezzeh olmuştur. Medenî âyetlerin muhtevalarından bir başkası da, mü'minlere zafer ve fetih vaat edilmesidir. Ayrıca Hz. Peygamber'in (s.a.s.) eşlerinden ve aile hayatından söz eden âyetler de Medine'de nâzil olmuştur.5

    Netice itibariyle insanlığı karanlıklardan nura iletmek üzere Allah katından indirilmiş olan Kur'ân-ı Kerîm'in sahih olarak anlaşılıp yorumlanması, taşıdığı hidâyet misyonunun gerçekleşmesi bakımından büyük önem arz etmektedir. Bu neticenin meydana gelmesi için âlimlerimizin on beş asır boyunca geliştirdikleri ve tefsir usûlünde topladıkları birtakım kaide ve metotlara riâyet edilme mecburiyeti bulunmaktadır.

    Bu kurallara riâyet edilmemesi durumunda kötü niyetli bazı insanlar art niyet, düşünce ve inançları doğrultusunda Kur'ân'ı istismar ederek onun nurunu örtmeye çalışabilir ve bu karanlık düşünceleriyle insanları hak yoldan çıkarabilirler. Uyulması gereken kurallar yok sayılır ve gereği yerine getirilmezse, nefisler ve hevâlar kuralların yerine geçer, düzen yerini kaosa terk eder, cehalet ve hevâ hüküm sürer.

    Binaenaleyh Kur'ân'ı anlama ve tefsir etme sürecinde bilinmesi ve tatbik edilmesi gereken ilkelerden birisi de Mekkî ve Medenî ilmidir. Allah Tealâ insana değer vererekonun fıtrî yapısını dikkate almış, bunun sonucu olarak da, ilâhî kelâmını nâzil olduğu vasatın özelliklerine uygun form ve muhtevada inzal buyurmuştur. Âyet ve sûrelerin taşıdıkları bu özellikler, Kur'ân'ın doğru anlaşılıp tefsir edilmesine katkı sağlamakla kalmamakta aynı zamanda Allah kelâmının ne kadar eşsiz bir belâgat örneği olduğunu da gözler önüne sermektedir.