Maun suresi hangi olay üzerine indirilmiştir

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Lasey tarafından 5 Şubat 2018 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Maun suresi hakkında bilgi


    (سورة الماعون)
    Kur’an-ı Kerim’in yüz yedinci suresi.


    Surenin tamamının veya son dört ayetinin Medine döneminde nazil olduğu şeklinde rivayetler varsa da (alusi, XXX, 241) müfessirlerin çoğunluğu Mekke devrinin ilk yıllarında indiğini kabul etmektedir. Adını son ayetindeki “maun” kelimesinden alır. Bu kelime “zekat; komşular arasında sıkça ödünç alınıp verilen çeşitli ev eşyası” anlamlarına gelmektedir (aş. bk.). “Eraeyte, Din, Tekzib, Yetim” suresi olarak da adlandırılır. Yedi ayet olup fasılasıم، ن harfleridir.

    Kısa bir sure olmasına rağmen Maun suresinde inkarcıların, din konusunda samimiyetsiz ve iki yüzlü insanların ahlaki ve içtimai kötülüklerini tanıtmak suretiyle önemli mesajlar verilmiştir. Sure, içeriğinin önemine muhatapların dikkatini çekmek maksadıyla, “Dini yalanlayanı gördün mü?” şeklindeki soru ifadesiyle başlamaktadır. Müfessirler buradaki “din” kelimesinin “Kur’an, uhrevi yargı, Allah’ın hükmü, İslam” gibi anlamlara geldiği görüşündedir (İbnü’l-Cevzi, IX, 244; Fahreddin er-Razi, XXXII, 112). Bu ayetin, Mekke müşriklerinden olan ve kıyameti inkar eden as b. Vail hakkında nazil olduğu rivayet edilmektedir. Daha sonra, dini asılsız saymanın insanın ahlakında meydana getirdiği olumsuz etkilere yetimlere karşı şefkatsiz davranıp onları hor görme örneğiyle vurgu yapılır. Kur’an-ı Kerim’in başka ayetlerinde de yetimlerin mallarının ve haklarının korunup gözetilmesine dikkat çekilmektedir (mesela bk. en-Nisa 4/6, 10; el-İsra 17/34; el-Fecr 89/17; ed-Duha 93/6, 9). Ardından gelen ayette kınayıcı bir üslupla yoksulların yiyeceklerini kendileri sağlamadıkları gibi başkalarını da buna özendirmekten uzak duranlara işaret edilir. ayette “yoksulları doyurmak” yerine “yoksulun yiyeceği” denilmek suretiyle varlıklı olanların malında yoksulların haklarının bulunduğu belirtilmektedir. Nitekim bu husus, “Onların mallarında isteyenin ve yoksulun hakkı vardır” mealindeki ayette de ifade edilmektedir (ez-Zariyat 51/19).

    Surenin son dört ayetinde ibadetlerine riya karıştıranlar, iyiliğe engel olanlar veya yoksullardan ihtiyaç duydukları şeyleri esirgeyenler kınanmıştır. İbn Abbas’tan nakledilen bir rivayete göre 5. ayette, yalnız kaldıklarında namazı terkedip başkalarıyla birlikte iken namaz kılan münafıklar kastedilmiştir (Taberi, XXX, 201; Kurtubi, XX, 212). Bu ayette namazı ciddiye almayan, eğlence kabilinden namaz kılan kimselere dikkat çekildiği şeklinde de yorumlar mevcuttur (Taberi, XXX, 201-202). Bazı müellifler, Mekke döneminde münafıkların bulunmadığını ve müşrik Araplar’ın da kendilerine özgü bir tür namaz kıldıklarını ifade ederek surenin ilk bölümünde olduğu gibi bu ayetlerde de Mekke müşriklerinin kastedildiğini söylemişlerdir (Ateş, XI, 116 vd.; Birkeland, IX [1958], s. 19, 26-27, 29).

    Son ayette dini asılsız sayanların “maun”a da engel oldukları belirtilmiştir. Hz. Ali, İbn Abbas, İbn Ömer, Dahhak ve İkrime buradaki maunu zekat olarak açıklamışlardır. İbn Abbas’tan gelen diğer bir rivayete göre ise kelime, insanların günlük hayatlarında birbirlerinden ödünç alıp verdikleri maddeleri ifade etmektedir (Taberi, XXX, 203 vd.). Maun kelimesinin sözlük anlamından hareketle bu ayette, ahireti inkar eden kimselerin başkalarına küçük fedakarlıklarda dahi bulunmayacak kadar bencil bir karakterde oldukları vurgulanmaktadır. Surenin en önemli mesajı, Allah’a gönülden ibadet etmekle toplumsal hayatta yardımlaşma, şefkat ve merhametin dindarlık bakımından birbirinden ayrılamayacağı hususudur.

    Maun suresi üzerine yapılan çalışmalar arasında M. Fatih Kesler’in Kur’an-ı Kerim’de (Maun ve Kevser Surelerinde) İnsan Tipleri (bk. bibl.) ve Kutbettin Ekinci’nin Maun Suresi Tefsiri (yüksek lisans tezi, 1979, MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü) adlı eserleriyle Harris Birkeland’ın “The Interpretation of Surah 107” başlıklı makalesi (bk. bibl.) zikredilebilir.