Manevi terbiye Arifler, kalbin bu hale ulaşması için özel bir terbiyeden geçmesini gerekli görürler. Buna Kur'an'da "tezkiye" ismi verilir. Manası kalbin manevi kirden arınması ve gafletten uyanmasıdır. Hadisler de kalbin Allah Azze ve celle ile huzur bulmasını "ihsan" olarak tanıtır. Tasavvufta buna "manevi terbiye" denir. Fakat bu manevi terbiye sadece temenni ile olmaz. Sadece kitaptan okumakla öğrenilmez. İnanıp peşine düşmeden, gereğini yapmadan ele geçmez. Yüce Allah, kendisi ile her an beraber olanların halini şöyle bildirir: "Onlar öyle kişilerdir ki herhangi bir ticaret ve alışveriş kendilerini Allah'ı zikretmekten, namazı kılmaktan ve zekatı vermekten alıkoymaz. Onlar, yüreklerin ve gözlerin dehşetten ters döneceği ahiret gününden korkarlar" (Nûr 24/37) Allame Alusi (rahmetullahi aleyh) bu ayetin tefsirinde der ki: "İslam ümmeti içinde birçok ehl-i tarik ve özellikle Nakşibendi büyükleri, ayette anlatılan daimi zikir haline ulaşmışlar ve bu zikre ulaşmayı en büyük gaye edinmişlerdir. Zikir onların kalbinde iyice yerleşmiştir. Öyle ki hiçbir halde yüce Allah'ı zikrederken gafil olmazlar" (Ruhu'l-Meani, 9/378).