Manevi hayatımızı gözden geçirelim

Konusu 'Manevi Hayatımız' forumundadır ve Lasey tarafından 23 Şubat 2019 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Manevi hayatımızı gözden geçirelim

    Ramazan ayının Müslümanların hayatında farklı bir yeri olduğu vurgulanarak konuya girilebilir. Bu farklı konumun temel nedeninin, bu mübarek ayın, Kur’an’ın nazil olduğu ay olmasından kaynaklandığına ve bu sebeple oruçla taçlandırıldığına dikkat çekilebilir.

    Konu işlenirken yapılabilecek vurgular:

    Ramazan ayının Kur’an-ı kerim’in nüzulünün yıldönümü olması hususunda yapılabilecek bazı vurgular:

    İnsanlığa kıyamete kadar yol göstermek üzere gönderilmiş bulunan Kur’an-ı Kerim, Ramazan ayında indirilmiştir.[1] On iki aylık yıllık zaman dilimi içinde Ramazan ayını üstün kılan ve ona ayrı bir anlam yükleyen esas unsur işte bu özelliktir. Yani Ramazanın Kur’an’ın indirildiği ay olmasıdır. Bunun için Ramazan ayı fazilet bakımından diğer aylardan üstün tutulmuştur.

    Kur’an’ın indirildiği ay oluşu, diğer bir ifadeyle İslam davetinin başlangıcının yıl dönümü olması münasebetiyle Ramazan ayının Müslüman’ın hayatında çok önemli bir yeri vardır. Kur’an-ı Kerim’de bu mübarek aydan başka özellikle övgüyle ismi açıkça belirtilmiş bir başka ay yoktur.

    Ramazan ayında rahmet kapılarının sonuna kadar açılışına ilişkin olarak yapılabilecek vurgular:

    Cenab-ı Hak bu ayda rahmet kapılarını sonuna kadar açarak ve kişinin manevi hayatı için olumsuz faaliyetlerde bulunan şeytani güçlerin faaliyetlerini kısıtlayarak Müslüman’a manevi hayatını gözden geçirebilmesi için büyük bir fırsat sunmaktadır. (“Ramazan geldiği zaman cennet kapıları sonuna kadar açılır, Cehennem kapıları kapatılır ve şeytanlar bağlanır” [2] hadis-i şerifi.)

    Hadis-i Şerifte geçen Cennet kapılarının açılması cehennem kapılarının kapanması ve şeytanların kösteklenmesi ifadelerinin zahiri anlamlarından daha ziyade mecazi anlamları ön plana çıkmaktadır. Buna göre hadis-i şerif, Ramazanda Cenab-ı Hakkın af ve mağfiretinin çokluğunu, işlenen güzel amellere ve hayırlara bol sevap ihsan etmesini, şeytani güçlerin saptırma ve iğvalarının kısıtlanmasını ifade eder. İşlenen salih ameller, yapılan ibadet ve taatlar ve hayırlı faaliyetler öylesine yaygınlaşır ki, bu tablonun ortaya çıkardığı rahmet ortamında Şeytani güçlerin faaliyetlerinde önemli bir daralma meydana gelir.[3]Hadisin bir rivayetinde[4] ‘Cennet kapıları açılır’ ifadesi yerine “Rahmet kapıları açılır” ifadesinin kullanılması, hadiste mecazi anlamın kastedildiğine delil teşkil etmektedir.

    İşte bu rahmet ortamıyla Ramazan ayı, Müslümanların dini hayatı açısında önemli bir yoğunlaşmayı beraberinde getirir. Bu yoğunluk içerisinde yapılan ibadetler, oruç, teravih ve taatler, zikir, infak vs. Allah’ın bol rahmetiyle ve sevabıyla karşılık görür. Çünkü “Allah güzel ameller işleyenlerin ödüllerini asla zayi etmez.[5]” Böylece işlenen bu ameller cenneti kazanmaya ve cehennemden uzaklaşmaya ve şeytanın faaliyetlerinin etkisinden kurtulmaya vesile olur. Sonuçta günahlardan sıyrılmak, geçmişte işlenen olumsuz amellerin ağır yükünden kurtulmak, Allah’a yaklaşmak, salih amellerin zevkine ermek, böylece iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olabilmek için ruhu arındırma imkanı elde edilmiş olur. İşte Ramazan ayı, bunun için önemli bir fırsattır ve Müslüman açısından gerçekten tam bir rahmet ayıdır. Oruç, Kur’an tilaveti, teravih, zikir, infak… Bütün bunlar şeytani güçleri hayal kırıklığına uğratmaya ve faaliyetlerini boşa çıkarmaya yeter. Müslümanların bu hayırlı faaliyetleri sayesinde Ramazan ayında kötülüklerde önemli bir azalma meydana gelir.


    Hz. Peygamberin Ramazanı iyi değerlendirme hususundaki teşviklerine İlşikin vurgular:

    Rahmet ayından olabildiğince yararlanabilmeleri ve ramazanın bu geniş rahmet ortamından uzak kalmamaları için Hz. Peygamber, müminleri bu rahmet mevsimini iyi değerlendirmek üzere teşvik etmektedir. Bu çerçevede Bir hadiste anlatılan Ramazan geldiği zaman bir münadinin: ‏ ‏Ey, hayır isteyen gel! Ey şer isteyen kendini şerden alıkoy! Allah’ın azabtan kurtaracağı kişiler var(onlardan ol)” [6]diye seslendiği ve bunun her gece aynı şekilde sürdüğüne ilişkin değerlendirme vurgusuna dikkat çekilebilir. (Bu hadisi de daha ziyade mecazi yönüyle değerlendirmek daha bir anlamlı olur. Yani Ramazan ayında öylesine bir rahmet ve bağışlanma ortamı vardır ki bu ortam, insanı daima günahların karanlığından kurtuluşa ve iyiliklerle bezenmeye çağırmaktadır. “Ey hayır arayan, hayırlı iş yapmaya koş. İşte sana hayır yapacak mevsim dilimi. Zira bu vakitte az bir amel sebebiyle sana çok mükafat verilecektir. Ey batıl arayan kişi sen de bu işten vazgeç, kendini tut, zira şu anlar tövbe zamanı” şeklinde süren bir çağrıdır bu.)


    Ramazan Ayının Ruhun yıllık revizyonu için değerlendirilebilmesi Vurgusu

    İşte böyle bir mevsimi iyi değerlendirerek ve Ramazan ayında bize yöneltilen arınma ve istikamet kazanma çağrısına kulak vererek manevi hayatımızı iyi bir gözden geçirmeliyiz. Tıpkı vücudun zaman zaman topyekun muayeneden geçirilmesi gibi manevi dünyamızı adeta bir chec-ap yapmalıyız.

    Ruhumuzu İslam’ın güzellikleriyle ne derece süsleyebildik?

    Bir Müslüman olarak İslam’ı ne derece özümseyebildik?

    İslam ahlakını ne kadar hayata geçirebildik?

    Ailemiz ve çocuklarımız için üzerimize düşen görevleri yapabildik mi?

    Ahiret yolculuğu için ne kadar hazırlıklıyız?

    Bugüne kadar bir insan ve bir Müslüman olarak ne gibi hayırlı işler yapabildik? gibi sorularla bir nefis muhasebesi yapmalı, eksikliklerimizi, kusurlarımızı ve açıklarımızı Ramazan ayı vesilesi ile tamir etmeye ve düzeltmeye çalışmalıyız. Ruhumuzun adeta yıllık revizyonunu yapmalıyız.

    Ramazanın bir rahmet ve mağfiret mevsimi olmasından yararlanarak bu ayda yoğunlaşan ibadet hayatının desteğiyle namaz, oruç, zekat, teravih, infak, sadaka-i fıtır gibi hayırlarla ruhumuzu arındırabilmenin yollarını aramalı, bunun üzerine yoğunlaşmalıyız.


    Ramazan Ayında Ruhu Arındırabilmek İçin uygulanabilecek bir arınma programı vurgusu


    Dünya hayatının meşgaleleri içinde insan kimi zaman nefsinin dürtülerine boyun eğerek günahlara dalabilir. Önemli olan, hatayı fark ettikten sonra hatada ısrar etmemek ve Cenab-ı Hakka yönelerek tövbe edip bağışlanma dilemektir. Günahın peşinden yapılacak içten bir istiğfar ve tövbe, günahın bağışlanmasına vesile olur.

    Bunun yanında Yüce Allah, kulun hatasından dönmesi, bağışlanması ve kendisine yönelmesi için başka fırsatlar da tanımıştır. İşte bu çerçevede Müslüman için günlük, haftalık ve yıllık arınma fırsatları sunmuştur. (“Büyük günahlardan kaçınılması halinde, beş vakit namaz, aralarında işlenen günahları, aynı şekilde Cuma diğer cumaya, Ramazan diğer Ramazana kadar işlenen günahlar örter.” hadisi[7])

    Müminin bu şekilde daima kendini arındırma imkanı vardır. Bütün mesele, samimi ve içten bir arınma tutkusuyla arınmak için gerekeni yapmaktır.

    Nefsini tezkiye eden yani onu kötülüklerden, dinen çirkin sayılan şeylerden, fuhşiyattan, günahlardan ve her türlü isyandan arındırıp temizleyerek benliğine İslami duyarlılık kazandırabilen kimse kurtuluşa ve mutluluğa erecektir. Ama benliğini kötülüklerin ve isyanın karanlıklarına gömen, böylece bir bakıma kendini uçuruma yuvarlayan, benliğini günahlara ve çirkinliklere yuvarlamaya elverişli hale getiren de kaybedecek ve hüsrana uğrayacaktır.

    Tezkiye, temizlemek, geliştirmek, feyizlendirip büyütmek ve temize çıkarmak demektir. Nefsin tezkiyesi yani arındırılması derken burada kastedilen, onu kirletecek küfür, cahillik, kötü duygular, yanlış inançlar ve kötü ahlak gibi günahkarlık ve ahlaki düşüklükten temizlemek ve iman, ilim, irfan, iyi ve hayırlı işler, güzel ahlak gibi takva hasletleriyle terbiye edip ilahi tecelliyata mazhar olacak hale getirmektir.

    İbadetlerin asıl amacı, insanı Allah’a karşı tam bir teslimiyet içinde iyi insan ve iyi Müslüman yapmaktır. Ramazan ayı ibadet yoğunluğuyla ve bir rahmet mevsimi olarak nefsi arındırmak için yoğunlaştırılmış bir program uygulamaya en elverişli zaman dilimidir. Ancak bu arınma programından tam sonuç alabilmek için bu programın bir bütün olarak uygulanması gerekir. Eksik uygulanırsa beklenen sonuç alınamaz.

    Her şeyden önce içten bir tövbe ile kötülüklerden ve günahlardan uzaklaşma iradesini ortaya koymak gerekiyor. Yani arınma programından beklenen sonucu alabilmek için günahlara karşı boykot gerekmektedir. Eğer böyle yapılmazsa arınma programından beklenen sonuç elde edilemez. (“Kim ki yalan söylemesi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, Cenab-ı Hak o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına hiç kıymet vermez, iltifat buyurmaz” hadisi)[8]

    Bir taraftan sevap kazanıp hayırlı işlere koşarken öbür taraftan masiyetler terk edilmezse bu durum, altı delik bir kaba yukardan doldurulan maddenin alttan dökülüp gitmesine benzer. Böyle bir durumda kabında bir şey toplayamayan kimsenin durumuna düşülür. Bunun için Hadis-i Şerifte Rasulülah (as)’ın kötülüklerden uzak kalabilmek için oruçtan yararlanmayı tavsiye etmesi çok dikkat çekicidir. (Hz. Peygamberin evlenemeyip bu sebeple harama sürüklenme riskiyle karşı karşıya bulunan gençlere oruç tutmayı tavsiye etmesi ve orucu kalkan olarak nitelendirmesi. [9] Bu son derece etkili bir ifadedir. Kalkan nasıl ki insanının fiziki varlığını ölüm darbelerine karşı korursa oruç da kişinin manevi varlığını günahlara ve ruhu kirletecek unsurlara karşı korur. )


    Ramazan Ayı Münasebetiyle Ruhunu Arındırabilenlerin Kazanımları

    İşte Ramazan-ı Şerifin rahmet ortamından yararlanarak nefsini iyi bir tezkiyeye tabi tutup arındırabilen Müslüman: “İnanarak ve Allah’ın rızasını gözetip karşılığını umarak oruç tutan kimsenin geçmiş günahları bağışlanır”[10] Hadis-i Şerifinde dile getirilen güzel sonuca kavuşur.

    Böylece geçmiş günahlardan sıyrılan Müslüman, hayatında geleceğe yönelik olarak temiz bir sayfa açma imkanı yakalar. Bunun yanında Ahiret hayatı için büyük mükafatlar da elde etmiş olur. Böyle bir Müslüman’ın Ahirette neler kazanmış olacağına dair pek çok hadis-i şerif olduğu söylenir ve örnekler verilir.[11]

    Ramazan ayının rahmet ortamı, hayatını Allah’ın rızasına göre düzenlemek isteyenler için bir çağrıdır. Bu çağrıya kulak verenleri büyük fırsatlar beklemektedir. Bu tablo, ne kadar günahkar olursa olsun, manen ne kadar kirlenmiş olursa olsun kişiyi arıtabilecek güçtedir. Yeter ki kişi samimi bir arınma iradesi gösterebilsin.

    Rahmet kapılarını bu derece açık tutan bir dinin mensubu olarak bu rahmet ortamından kaçan, masiyetlerin bataklığını manevi gül bahçelerine tercih eden kimseler için ise, kendileri bu bataklıklardan kurtulma iradesi göstermedikçe, Cenab-ı Hakk’ın kendilerine şuur nasip etmesini dilemekten başka yapılabilecek bir şey yoktur.


    Konunun Özet Sunumu


    Ramazan-ı şerif, Kur’an ayıdır. Kur’an bu ayda indirilmiştir. Kur’an’ın bu ayda indirilmiş olmasının şerefine bu ay oruçla taçlandırılmış ve Müslümanlar için yılın aylarının en hayırlısı olmuştur.

    Ramazan mağfiret, rahmet ve bağışlanma ayıdır. Bunun için herhangi bir sebeple günahlara dalmış olanlar için iyi bir dönüş yapma , tövbe etme ve arınma mevsimidir. Bu fırsatın iyi değerlendirilmesi için Peygamber Efendimizin pek çok teşviki bulunmaktadır.

    Ramazan ayında bir özeleştiri yapmalı ve kendimizi sorgulamalıyız. İslam’ı ne kadar yaşayabildiğimizi, Kur’an’ın ve Sünnetin rehberliğinden ne kadar yararlanabildiğimizi, kendimiz, sosyal ve doğal çevremiz için hayır namına neler yapabildiğimizi neler yapamadığımızı bir gözden geçirmeli ve nefis muhasebesi yapmalıyız. Bu doğrultuda eksikliklerimizi, hayatımızın Kur’an ve Sünnete uymayan yönlerini belirlemeli ve ramazan ayında bunların telafisi için adım atmalıyız. Böylece ruhumuzu kirleten unsurlardan arındırmalıyız. Ramazan-ı şeriften ruhumuzun yıllık bakımını yapmış ve arınmış olarak tertemiz bir sayfa açmış vaziyette çıkmalıyız.


    [1] Bakara 2/185

    [2] Müslim, Sıyam 1 (Hadis No: 1079); Bakınız, Buhari, Savm 5; Nesai,, Sıyam 3

    [3] Bak: Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslüm Terceme ve Şerhi, Sönmez neşriyat, VI/8

    [4] Müslim, Sıyam 2

    [5] Tevbe 9/20; Yusuf 12/ 90. Ayrıca bakınız: A’raf 7/170; Yusuf 12/ 56; Kehf 18/30

    [6] Nesai, Sıyam :5

    [7] Müslim, Tahare: 16

    [8] Buhari, Savm: 8, Edeb:51; Bak. Ebu davud, Savm: 25; Tirmizi, Savm: 16; İbn mace, Sıyam: 21

    [9] Bak. Buhari, savm:9; Müslim, Sıyam: 163

    [10] Buhari, İman:28; Savm:6; Müslim, Sıyam: 203

    [11] Bak. Yararlanılabilecek hadisler başlığı