Magnezyum Faydaları Nelerdir?

Konusu 'Genel Bilgiler' forumundadır ve Lasey tarafından 6 Ocak 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    Magnezyum Elementinin İnsan Sağlığı İçin Önemi


    Magnezyum, insan vücudu için hayati önem taşıyan 11 mineralden biri olup, enerji gerektiren tüm metabolik olayların yürütülmesinde başrolü oynamaktadır.



    1775 yılında Black tarafından ilk defa gösterilmiştir. Kimyasal simgesi Mg dir. Doğada yaygın olarak bulunur; deniz suyu, kaynak suları ve tüm yeşil bitkiler magnezyum taşır. Magnezyum, insan ve hayvan yaşamı için mutlaka bulunması gereken bir elementtir.

    Kalsiyum, potasyum gibi elementlerin etki ve fonksiyonları çok öncesinden anlaşılmış olmasına rağmen Mg’un etki ve fonksiyonları daha geç anlaşılmıştır. Magnezyum eksikliğinin insan ölümüne yol açtığı günümüzde bilinen bir gerçektir. Bu elementin verilmesi sadece eksikliği gidermekle kalmaz ayrıca başta kardiovasküler sistem olmak üzere birçok sistem üzerinde farmakokinetik etkiler gösterir. Birçok kardiovasküler, nörolojik ve jinekolojik klinik çalışma magnezyumun etkisini incelemiş ve göstermiştir.

    İnsanın mental işlevleri de enerji ile ilgilidir. Mg enerjetik reaksiyonların hepsinde yer alır. Tüm enerji elde edilen ve enerji saklayan reaksiyonlar magnezyum varlığında gerçekleşir. Magnezyum olmadan vücutta enerji dönüşümü olmaz, insanlarda metabolik aktiviteler meydana gelmez. 300’den fazla enzimin çalışmasına yardımcı olur. kemik yapısının dengesinin korunmasında önemli rol oynar. Karbonhidrat metabolizmasında en temel görevleri alır. Canlıların yaşamında temel olan proteinlerin yapımından sorumludur. Yaşama biçimindeki değişiklikler, değişen beslenme alışkanlıkları aldığımız ve ihtiyaç duyduğumuz magnezyum miktarını değiştirir.

    Doğada magnezyum öncelikle yer kabuğundaki kayalarda bileşik halde ve ayrıca deniz suyunda bulunur. Bitkiler de yeşil renklerini merkez atomu magnezyumdan oluşan karmaşık bir zincir yapısına sahip klorofile borçludur. İnsan organizması da yaklaşık 26g. magnezyum içerir ve bunun büyük bir kısmı ( % 60 ) kemiklerde saklıdır. Yaklaşık % 40’ı ise kas ve organlarda yer alırken yalnızca % 1’lik bir kısmı kanda bulunur.
    asında zaman zaman olağanüstü bir element olarak yer alırken zaman zaman da haksız yaklaşımlarla karşılaşan magnezyum, günümüzde rutin olarak jinekolojide ve kardiyolojide kullanılmaktadır. Tıp kitaplarındaki gittikçe artan endikasyonları önemini kanıtlamıştır. Jinekolojideki TOKOLİZ (doğumun durdurulması veya geciktirilmesi), EKLAMPSİ KOMASI (gebelik zehirlenmesi) ve kramplarda kullanılması tedavi örneği olarak verilebilir, kardiyolojik örnek olarak da aritmilerin tedavisi ve miyokard enfarktüsü (kalp krizi) tedavisi örnekleri verilebilir.

    Magnezyum ihtiyacınızı test edin

    Aşağıdaki 10 soru, yaşamsal önem taşıyan magnezyumdan yeterince alıp almadığınızı gösterecek.

    Sancılı sinir tutulmaları nedeniyle geceleri sıkça uyanır mısınız?
    Kas tutulmaları örneğin bedensel yada sportif faaliyetlerden sonra mı görülüyor?
    Zaman zaman göz kapaklarınızda seğirme oluyor mu?
    Özelliklede ense ve omuzda kas gerilmelerinden ve kas sancılarından şikayetçi misiniz?
    Örneğin ellerde ve bacaklarda karıncalanma gibi duyuları sıkça hissediyor musunuz?
    Düzenli olarak su attıran ilaçlar (Diüretik), müshil, kalp destekleyici (Digitalis) yada kan basıncını düşürücü ilaçlar alıyor musunuz?
    Düzenli olarak alkol tüketiyor musunuz?
    Migreniniz var mı?
    Kendinizi sıkça stresli hissediyor musunuz?
    Diyabetik misiniz?

    Değerlendirme:“Evet” olarak yanıtladığınız soruları toplayınız. En az iki soruya “Evet” diye yanıt verdiyseniz bu yetersiz magnezyum alımına işaret olabilir. Lütfen hekiminiz ve eczacınızdan bilgi alınız. Günlük 300 mg magnezyum desteği ile dengeli bir magnezyum alımını sağlayabilir ve yüksek magnezyum ihtiyacını karşılayabilirsiniz.

    Magnezyum eksikliği açısından riski yüksek olan gruplar:

    – 12-18 yaş grubu
    – Hamile kadınlar
    – Emziren anneler
    – Yüksek performans atletleri
    – Düzenli laksatif kullananlar – Kronik diyareli hastalar
    – Beslenme bozukluğu olanlarda
    – Düzenli diüretik kullananlar
    – Alkolikler
    – Diyabetikler