Lübabe Binti Haris es-Suğra (r. anha) Hayatı

Konusu 'İslam büyüklerinin hayatları' forumundadır ve Beyza tarafından 3 Ağustos 2012 başlatılmıştır.

  1. Beyza

    Beyza Moderatör

    Lübabe Binti Haris es-Suğra (r. anha) kimdir?

    Lübabe (radıyallahu anhâ), Hilaliye kabilesindendir. “El-Asmâ” lâkabıyla anılır. Babası Haris ibn-i Hazen, annesi Fahite binti Amir es-Sekafiyye’dir. Allah Resûlü’nün zevcesi Ümmül Fadl (Lübabetü’l-Kübra)’nın kız kardeşidir. Allah’ın kılıcı olan Halid ibn-i Velid’in annesi olmaktadır. Çok kıymetli kahramanlar dünyaya getiren bir hanımdır. Tarihin sahifelerini büyük işlerle dolduran bu insanların, büyük anasıdır. Onun başka bir özelliği olmasaydı,sadece Hz. Halid’i yetiştirmesi bile övünç olarak ona yeterdi.Lübabe (radıyallahu anhâ), dünyaya gözünü açtığında etrafındaki herkes şirk içerisindeydi ve İslâm daveti henüz ortaya çıkmamıştı. Allah Resûlü (aleyhisselâm) İslâm’ı tebliğ etmeye başladığında Lübabe’nin ablası “Ümmül Fadl” müminlerin annesi Hz. Hatice’den sonra hemen Müslüman olmuş ve onu, diğer kız kardeşleri takip etmişti.Bunun üzerine, Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bu kız kardeşlere övgüde bulunarak, “Bu kız kardeşlerin hepsi has müminlerdir.”sözü ile onları vasf etti. Fakat, Lübabe kız kardeşlerinin arasında değildi. İslâm’ı duyar duymaz etkilenmiş ve bir hayli düşünmüştü.Kendi nefsiyle eşi arasında sıkışıp kalmıştı. Çünkü İslâm’ın en çetin muarızı olan Velid ibn-i Muğıre ile evliydi. Kendine malik bir kadın değildi. Bu yüzden, kardeşleri gibi İslâm’ı ilk kabul eden hanımlar arasında olamamıştı. Eşi Velid ibn-i Muğıre, onun da kız kardeşleri gibi Müslüman olmasından korkarak, Lübabe’ye baskı uyguluyordu.

    Müslümanlarla ne zaman bir harp vesilesi yakalasa, hemen Lübabe’yi istihdam ederdi. Bir tarafta eşi ve onun etrafında Müslümanlık aleyhinde savaşanlar; diğer tarafta ise günbegün yücelip yükselen İslâm daveti. Lübabe bu ikisinin arasında kalakalmıştı.Oğulları Velid ibn-i Velid ve Halid ibn-i Velid Müslüman olmuş; biatte bulunmuş ve Medine’ye hicret etmişlerdi. Lübabe (radıyallahu anhâ) etrafındaki bu hadiseleri görünce hâlâ müşrikler arasında olduğu için çok üzülüyordu. Nihayet eşi Velid ölmüş, Allah (celle celâluhû) onun da önünü açmıştı. Hemen İslâm’ı kabul ederek Müslüman oldu.Mekke’nin fethedildiği gün, eşsiz bir gündü Lübabe için. O,hicret etmek için fethi bekliyordu. Fetih günü Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke’ye ayak basar basmaz, biat eden hanımların en önünde yerini alarak biat etti. Fetihten sonra da oğullarıyla birlikte Peygamber şehri Medine’ye taşındı. Allah Resûlü’nün vefatından sonra Lübabe (radıyallahu anhâ) artık oğlu Halid’in zafer haberleriyle teselli oluyordu. Ve ona hayır dualarda bulunuyordu. Hz. Ömer döneminde Halid’in azledilmesine üzülmedi. Çünkü o, komutan iken ve azledildikten sonra da oğlunun büyüklüğünü biliyordu.Hicretin 21. yılında, Hz. Ömer’in hac yolunda Halid ibn-i Velid’den kendisine arkadaşlık etmesini istemesi üzerine o, annesi Lübabe’yi de alarak Hz. Ömer’e mürafakat etti. Fakat yolda hastalandı. Lübabe (radıyallahu anhâ), oğlunu Medine’ye getirip tedavisi ile meşgul oldu. Ama bu tedavi gözünün nuru Halid’in rahmet-i
    Rahman’a kavuşmasına engel olamamıştı. Bu üzüntü ile, çok geçmeden oğlunun ardından büyük kadın Lübabetü’l-Asma (radıyallahu anhâ) da Rabbine kavuştu.