Latif ne demektir? Kibar, nâzik, ince, şeffaf ve küçük olmak; merhametle ve şefkatle davranmak; yaklaşmak ve iyilik yapmak anlamındaki "l-t-f" kökünden türeyen latîf, zarîf, ince; kesîf olmayan, ince anlamlı, manası gizli, kapalı olan söz demektir. Allah'ın sıfatı olarak latîf, yaratıklara yumuşak davranan (refîk, leyyin), merhametli, lütufkâr, insanlara bilmedikleri ve ummadıkları yerlerden ihsanda bulunan; onları güçlerinin üstünde bir şeyle sorumlu tutmayan, hak ettiklerinden fazlasını veren, itaat ettiklerinde kullarını öven, isyân ettiklerinde nimetini kesmeyen; ince işleri, gizli sırları, her şeyin detayını en iyi bilen, işleri çok hassas düzenleyen ve gözle görülmeyen demektir. Latîf ismi, Kur'ân'da beşi "habîr" ismiyle birlikte yedi âyette geçmiş ve üç farklı anlamda kullanılmıştır: "Allah kullarına lütufkârdır (latîf), dilediğini rızıklandırır. O, güçlüdür, gâliptir." (Şûrâ, 42/19) Bu âyette geçen "latîf" ismi; Allah'ın kullarına ihsanının bol olduğunu itaâtkâr veya isyânkâr herkese lütufta bulunduğunu ifade eder. "... Rabbim gerçekten dilediği şeyi çok ince düzenleyendir (latîf). O çok bilen (alîm), her şeyi yerli yerinde yapandır. (hakîm)." (Yûsuf 12/100), Bu âyetteki "latîf" sıfatı Allah'ın işlerinin inceliklerini, gizliliklerini çok iyi bilen ve ona göre tedbir alıp uygulayan olduğunu ifade eder. Yusuf peygamberin kuyuya atılması, tüccarların onu Mısır melikine satmaları, hapse girmesi, hükümdarın rüyasını yorumlaması ve neticede Mısır'a hazine bakanı olması Allah'ın lâtif isminin tecellisidir. "(Lokman oğluna): Yavrum, (yaptığın iyilik veya kötülük) hardal tanesi ağırlığınca olsa, bir kayanın içinde, göklerde veya yerde bulunsa, Allah mutlaka onu getirir. Çünkü o latîftir, habîrdir." (Lokman, 31/16), "Sözünüzü ister gizleyin ister onu açığa vurun (farketmez). Çünkü O, göğüslerin özünü bilir. O, yarattığını bilmez mi? O, latîftir, habîrdir." (Mülk, 67/13-14) Bu âyetlerde de "latîf" ismi; Allah'ın küçük-büyük, gizli ve âşikar her şeyi bildiğini, O'nun ilminden gizli hiçbir şeyin olmadığını ifade eder. "Görmedin mi Allah gökten su indirdi de arz yeşeriyor, gerçekten Allah latîftir, habîrdir." (Hac, 22/63) Bu âyetteki "latîf" ismi, hem Allah'ın eşsiz ilmine hem de lütfuna delalet eder. "O gökleri ve yeri yoktan var edendir. O'nun nasıl çocuğu olabilir ki? O'nun eşi yoktur, her şeyi O yaratmıştır ve O her şeyi bilendir. Rabbiniz Allah işte budur. O'ndan başka ilah yoktur. O her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O'na ibadet edin. O her şeye vekildir. Gözler O'nu görmez, o gözleri görür. O latîftir, her şeyi haber alandır (habîr)" (En'âm, 6/101-103) Bu âyetteki "lâtîf" ismi, Allah'ın gözlerin idrak edemediğini idrak eden, gören, bilen olduğunu veya gözlerin kendisini göremediğini, çünkü O'nun latîf bir varlık olduğunu ifade eder. (İ.K.)