Çam ağacının dalındaki cici kuşlar güneşin ilk ışıklarıyla uyandılar. Ormanın mis kokusunu içlerine çektiler. Yakınlarında akan derenin şırıltıları eşliğinde “Hoş geldin yeni gün, sefalar getirdin.” dediler. Yiyecek aramak için dağıldılar. Karınlarını doyurduktan sonra; “Ey güzel Allah’ım, Bize yeni bir gün verdin Önümüze çeşit çeşit yiyecekler serdin Sana şükürler olsun, Kalbimiz huzurla dolsun!” diye dualar ettiler. Kuşların başkanı arkadaşlarına: - Bugün sizi çok özel bir yere götüreceğim. Uzaklardaki bir ormanda muhteşem bir şey göreceksiniz. Lütfen beni takip eder misiniz? dedi. Bütün kuşlar ne göreceklerini çok merak etmişlerdi. Başkan kuş önde, kafile arkada yolculuğa başladılar. Dağlar aşıp, dereler geçtiler. Güvenilir ve yolubilen bir rehberi takip etmenin huzuru ile yaşlı bir çınar ağacının dallarında konakladılar. Başkan kuş, artık yollarının az kaldığını söyledi. Akşam olmak üzereydi. Uzaktan uzağa bir ışıltı belirmeye başladı. Yaklaştıkça kuşların gözleri kamaşıyordu. Başkan kuş, “Beni sessizce takip edin arkadaşlar.” dedi. Kuşların karşısında muhteşem bir saray duruyordu. Kapısı incilerle mercanlarla süslüydü. Kapının üzerinde “KUŞ SARAYI” yazıyordu. Hayretle içeri girdiler. Her yer mis gibi kokuyordu. Sarayın içinde muhteşem bir düzen vardı. Saray o kadar büyük ve o kadar çok bölümden oluşuyordu ki... Kuşlar nereye gideceklerini, nereye bakacaklarını şaşırmışlardı. Ayrıca misafirler için yiyecekler de hazırlanmıştı. Kuşlar, kendileri için hazırlanmış bu yiyecekleri görünce çok mutlu oldular. Bir de sarayın çeşitli yerlerine üzerlerinde herkesin isminin yazıldığı özel hediyeler asılmıştı. Gördükleri karşısında hayretler içinde kalan kuşlar sırayla başkan kuşa: - Bu sarayın sahibi kim? - Bu sarayı bizim için kim yaptı? - Bu saraydaki hediyelerin anlamı ne? - Niçin bizim için bu hediyeler hazırlandı? diye ardı ardına sorular sordular. Başkan kuş: - Zaten ben de sizleri buraya hem sarayı, hem de sarayın sahibini tanıyasınız diye getirdim. Bu sarayı yapan kendisinin sizler tarafından bilinmesini ve size olan sevgisini göstermek istiyor, dedi. Öğretici, burada hikâyeyi keserek çocuklara: “Çocuklar hadi bu soruların cevaplarını kuşlara biz verelim ve bu hikâyeyi biz tamamlayalım.” der ve soruları tekrar çocuklara yöneltir. Çocuklardan gelen cevapları dinler, sorduğu başka sorularla çocukları dersin kazanımına doğru yönlendirir. Ardından öğretici, çocuklara, kuş sarayının dünyayı temsil ettiğini, bu dünyayı bizim ve tüm canlılar için yaşanılabilir bir güzellikte yaratanın Allah olduğunu söyler. Çocuklara: - Peki... Bize de hikâyede olduğu gibi bu dünya sarayında rehberlik eden, bu dünya sarayının sahibini tanıtan, O’nun bize olan sevgisini anlatan kimdir? sorusunu sorar. Öğretici, çocukların cevaplarını dinledikten sonra: - Bizim bu güzel dünyamızdaki rehberimiz, bu dünya sarayını bize tanıtan, nasıl hareket etmemiz gerektiğini anlatan Sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s.)’dir ve bizler de onu çok seviyoruz, diyerek çocuklarla hep birlikte salâvat getirilir