Kureyş ve kalplerin ülfeti Allah bir şeyi Murad edince, onun gerçekleşmesi için gerekli bütün sebepleri mahiyetine uygun biçimde ve uygun zamanda yaratır; şartları insanların algılayabilecekleri ölçülerde tanzim eder. Zira insanoğlu, eşyanın tabiatında cereyan eden olaylar hakkında makul bir tepki verebilmek için "aklına, hissine vesair algılarına uygun formatta" sebep sonuç ilişkisi kurabilmelidir. İşte Allah'ın, insanın söz konusu duygularına ve algı kabiliyetine uygun sebep sonuç ilişkisi yaratmasının bir nedeni de budur. Kureyş suresinde zikredilen "ülfet" mefhumu da bu bağlamda değerlendirilmelidir. Yeryüzünü şereflendirecek olan son Peygamberin gelişi, Kureyş kabilesi içinde birlik ve dayanışma duygularının pekişmesini gerektiriyordu. Bu nedenle Allah onları, yazları ve kışları, ticari seyahatte bulunmaya sevk etmişti. Bu uzun seyahatler, aralarındaki dayanışmanın pekişmesine vesile oluyordu. Diğer yandan gerek geçim sıkıntıları gerek hayatı tehdit eden diğer zorluklar; yani kaderi paylaşan insanların birbirlerine karşı daha sıkı tutunmaları için önemli bir gerekçe olur çoğu zaman. Kalpleri birbirine bağlayan unsurların başında sevgi ve inanç birliği olmakla birlikte; kan bağına dayalı akrabalık ve sosyo-ekonomik ihtiyaçlar da kalplerde yakınlık hissinin kök salmasına, muhabbet duygusunun yerleşmesine vesile olabilir. Hatta çoğu zaman, yakın bir tehdit olarak beliren sosyo-ekonomik ve askeri tehditler; bir şekilde vuku bulmuş olan dahili düşmanlıkların sulh yoluyla bitirilmesine de sebep olmaktadır. Buradan yola çıkarak farklı bir bakış açısıyla şu sonuca da ulaşabiliriz: Sıkıntıların ve zorlukların boyutu ne olursa olsun: birlik içerisinde ve dayanışma ruhuyla hareket edilirse, aşılamayacak sorun yoktur. Kureyş suresinde zikredilen sosyo-ekonomik hadise, bir bakıma bu gerçeğe de işaret etmektedir.