Kurban Bayramının anlam ve önemi Kurban Bayramı çok eskilerden Hazreti İbrahim Peygamber (aleyhisselam) zamanından gelen islami bir ibadettir ve adından da anlaşılacağı üzere bu bayramın en önemlidini boyutu kurban kesme ibadetidir. Kurban ibadeti İslam bilginlerinin kahir ekseriyetine göre sünnet-i müekkededir ve yalnız Müslüman toplumunun birer sembolü olan bu tür sünnetler bazı toplumsal durumlara göre vacip konumuna yükselebilmektedir. Nitekim dindeki yeri bakımından sünnet olan ezân şîarı böyle bir nîteliğe sahiptir ve Kurban da ezan gibi toplumsal boyutu bulunduğundan ona sadece fıkhi açıdan değil bununla birlikte toplumsal yönüyle de bakmak daha doğru ve yararlı neticelere vesile olur. Dolayısıyla maddi bakımdan durumu müsait olan Şafii Müslümanların da bu bayramda kurban ibadetini yerine getirmeleri konusunda hassas davranmaları bu bayrama yakışan bir tavır olsa gerektir. Çünkü yalnızca bu durumda yılda bir defa dahi evine et götüremeyen fakirler et yüzünü görebilmektedir ki bu davranış aynı vakitte Müslümanlar arasındaki sevgi ve kardeşlik duygularını da pekiştireceği muhakkaktır. Dinimizce vakti elverişli olana Hac da farzdır. Dinimizin gereği bu farzı yerine getirmek üzere, Kurban Bayramında kutsal topraklarda bulunan Hacılar, Allah Azze ve celle'ye yakınlaşmakta, O kutsal topraklarda kurban bayramının ve Haccın faziletini aynı mekanda aynı havaları teneffüs ederek yaşamaktadırlar. Kurban Bayramında hacılar, Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v)'in sünnetine uygun olarak, Hac Farizelerini yerine getirirler ve kurban bayramında hacılar arife günü Arafat’a çıkarlar, bayramın birinci günü gece Arafat’tan ( Meşar’dan) Mina’ya geçip, orada şeytan taşlama amelini yaparlar. Ümît dolu ve aşık insan kalâbalığı, küçük tâşlar ile şeytanı ve sapıklığı simgeleyen sütunları tâşlayıp, iç ve dış şeytanlara karşı nefreti ilan ederler ve hacılar daha sonra Cenab-ı Allah’a yalvarmak ve yakınlaşmak niyetiyle kurban keserler.