Allah Azze ve celle (mealen) “Şüphe yok o zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz.” (Hıcr suresi, ayet 9) buyurmaktadır. Allah Azze ve celle, bu ayet-i kerime ile Kur’an-ı Kerim’in kıyamete kadar ziyade, noksan ve tahriften korunacağını bildirmiştir. Burada müfessirler Allah Azze ve celle’nın Kur’an’ı korumasının keyfiyyeti hakkında bir kaç vecih beyan etmişlerdir. Şöyle ki: 1 - Hz. Allah’ın muhafazası, bir mucize olarak halkı ziyade ve noksandan aciz bırakmak suretiyledir. Çünkü Kur’an’a bir şey ilave edecek veya eksiltecek olsalar Kur’an’ın nazmı değişir ve bütün aklı erenlere onun Kur’an’dan olmadığı tezahür eder. Binaenaleyh Kur’an’ın i’cazkar olması (benzerini getirmekten insanları aciz bırakması) bir şehrin etrafındaki sur ve istihkam gibi onu muhafaza eder. 2 - Allah Azze ve celle hiç kimseye Kur’an’a muaraza edebilecek (benzerini söyleyebilecek) kudret vermemek suretiyle onu muhafaza etmiştir. 3 - Allah Azze ve celle, Kur’an’ı daima muhafaza eden ve insanlara öğreten bir topluluğu vazifelendirmek sureti ile onu muhafaza eder. 4 - Bir kimse Kur’an’ın bir harfini veya bir noktasını değiştirecek olsa bütün alem ona “Bu yanlıştır, Hz. Allah’ın sözünü değiştirmektir” der. Hatta büyük, heybetli bir adam Kitabullah’ın bir harfinde veya harekesinde kazara bir hata yapacak olsa çocuklar bile ona “Efendi, yanıldın, doğrusu şöyledir” deyiverirler. Fahruddin-i Razi der ki Kur’an’ın muhafazası gibi bir muhafaza hiç bir kitaba nasib olmamıştır. Bunca dinsizlerin, Yahudi ve Hıristiyanlar’ın Kur’an’ı değiştirmek ve bozmak üzere çok hırslı bulunduğu halde bu kitabın tahriften her cihetle korunması en büyük mucizelerdendir. Bir de Allah bunun böyle mahfuz olarak bakasını bu ayetle haber vermiş, şimdiye kadar da bunca zaman geçmiştir. Binaenaleyh bunun bir gayb haberi olduğu tahakkuk etmiş bulunuyor. Bu bir büyük mucizedir. (Hak Dini Kur’an Dili Tefsiri, Fazilet Neşriyat)