Sevgi kardeşliktir, başkalarını düşünmektir, paylaşmaktır. Sevdiğimiz bir arkadaşımızdan aldığımız bir mektup ya da hediye bizi ne kadar çok mutlu eder, öyle değil mi? Allah Azze ve celle bizi yaratmış, bizi çok sevdiği için de yalnız bırakmamıştır. Cenab-ı Allah Mutlu ve huzurlu olmamızı istemiş, bizi düşündüğü için peygamberler ve kitaplar göndermiştir. Kur'an'in gönderilişi, bütünüyle Allah Azze ve celle'nin kullarına duyduğu sevginin eseridir. Bizim gibi bir insan olan son Peygamber Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) ise Kur'an esaslarını hayatımıza nasıl aktaracağımızı, Allah'a olan sevgimizi nasıl ifade edeceğimizi öğretmiştir. Allah Azze ve celle'nin kitabına karşı öncelikli görevimiz, onu gönülden sevmektir. Allah Azze ve celle'yi sevdiğimiz gibi Kur'an'ı da sevmeliyiz. Ona, Cenab-ı Allah'ın sözü olduğu için saygı göstermeliyiz. Kur'an-ı Kerim'e olan sevgi ve saygımızı ifade etmenin yolu, yalnızca onu öpüp başımıza koymak değildir. Mübarek gün ve gecelerde Kur'an-ı Kerim okumakla da bu sevgiyi tam olarak göstermiş olamayız. Kur'an-ı Kerim'i sevdiğimizi ayet ve surelerinin anlamını kavramaya çalışmakla gösterebiliriz. Örneğin namazlarımızın her rekâtında okuduğumuz Fatiha suresinde Allah Azze ve celle'e verdiğimiz sözlerin, yaptığımız duaların anlamını öğrenmekle bu sevgimizi göstermeye başlayabiliriz. Kur'an'in emrettiği doğruluk, güvenilirlik gibi güzel ahlak ilkelerine uygun yaşamak da bu sevginin en büyük göstergesi olacaktır. Sonuç olarak bizler, Kur'an'ı gönderen Cenab-ı Allah'a teşekkür edelim. Ona olan sevgimizi ve şükrümüzü gösterelim. Bunun için de Kur'an-ı Kerim ile bağımızı güçlü tutalım veKur'an ile meşgul olduğumuz oranda mutlu olur, Cenab-ı Allah'a yakınlaşırız.