Kabir azabına neden olan amelleri hadisi şeriflerden öğrenmekteyiz. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz: Buhari ve Müslim, Abdullah b. Abbas (r. a)’ın şöyle söylediğini rivayet etmişlerdir: Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam iki kabrin yanından geçti ve şöyle buyurdu: “Bu kabirlerde yatanlar azap görmektedirler. Ama büyük bir şeyden dolayı azap görmüyorlar.”Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam daha sonra sözüne şöyle devam etti: “Evet bunlardan birisi, insanlar arasında söz taşırdı. Diğeri ise bevlinden (idrarını üzerine sıçratmaktan) sakınmazdı." ( Buhari, Vudu, 56; Müslim, Taharet, 34; Nesai, Cenaiz, 166; Diğer rivayetler için bkz. Beyhaki, Ebû Bekir Ahmed b. el-Hüseyin, “İsbatü Azabi’l-Kabr ve Suali’l-Melekeyn”, Mektebetü’t-Turas, Kahire trs s. 115) Ölen kişinin ardından ağıt yakılması halinde, ölü kabirde bu ağıt sebebiyle azap görmektedir. Ömer İbni Hattab (r. a) Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam’ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Ölü kabirde ağıt sebebiyle azap görür. ”(Buhari, Cenaiz, 34; Müslim, Cenaiz, 28; Beyhaki, a.g.e., s. 124.) Bu konudaki hadisler çoktur. Bu hadislerde ölünün üzerine yakılan ağıt sebebiyle azap göreceğine delalet vardır. Fakat bu durumda şu problem ortaya çıkmaktadır: Kişi başkasının yaptığı bir şeyle niye azap görür? Bu soruya verilen cevaplar farklı farklı olup Hz. Aişe (ra) bunu kabul etmemiş ve “Kimse kimsenin günahını çekmez.” (İsra, 17/15) ayetiyle delil getirerek, başkasının ağıt yakması sebebiyle ölünün kabirde azap çekmeyeceğini söylemiştir. Ebu Hureyre de bu konuda Hz. Aişe ile aynı görüştedir.(es-Sanâni, Muhammed b. İsmail, Sübülü’s-Selam Şerhu Buluğu’l-Meram, c. 2, s. 183.) Bazı alimler de bu hadisi te’vil etmişler ve “Bu durum ağıt yakılmasını vasiyet etmiş ise öyledir. Vasiyet etmemişse azap görmez” demişlerdir. (Beyhaki, a.g.e., s. 124; Diğer teviller için bkz. es-Sanani, Muhammed b. İsmail, “Sübülü’s-Selam Şerhu Buluğu’l –Meram min Cemi Edilleti’l-Ahkam” ,(I-IV), Daru’l –Marifet 6. baskı, Beyrut 2000, c. 2, s. 184; Abdulcebbar b. Ahmed, a.g.e., s. 732.) Kabir azabı ganimet mallarından gizlemek sebebiyledir. Ömer İbni Hattab (r. a) şöyle dedi: “Hayber gazvesi günü idi. Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam’in ashabından bir grup geldi ve “falanca şehittir. Falanca şehittir” dediler. Sonra bir adamın yanından geçtiler: “falanca kimse de şehittir” dediler.Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam : “Hayır, ben onu ganimetten çaldığı bir hırka -veya aba- içinde cehennemde gördüm.” buyurdu. (Müslim, İman, 182; ayrıca bkz. Buhari, Cihad, 190; Beyhaki, a.g.e., s. 125.) Görüldüğü üzere kişi şehit olsa bile cehenneme gidebilmektedir. Bunun sebebi de her ne kadar şehitlik, kişinin birçok günahına kefaret olsa da ammenin malına hıyaneti ve kul haklarını ortadan kaldırmaz. Bu sebeple, Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam şehit olduğu haber verilen bir kişinin ganimetten çaldığı bir hırkadan dolayı cehennemde olduğunu bildirmiş, amme malına ihanetin ve kul hakkının affedilmeyeceğini ümmete öğretmiştir. (Nevevi, Riyazü’s-Salihin Peygamberimizden hayat ölçüleri (Terc. Ve Şerh M. Yaşar Kandemir ve Ark. ) c. 2, s. 163-164, İst. 1997.) Kabir azabı borç sebebiyledir. Kişi ödemediği borçları ödeninceye kadar azap görür. Bu konuda Ebû Hüreyre’den Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: “Müminin borcu ödeninceye kadar ruhu borcuna takılıdır.”(Tirmizi, Cenaiz, 74; Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 508; ayrıca bkz. Beyhaki, a.g.e., s. 127.) Ölen kimsenin dünya ile alakası kesilir. fAKAT bu hadisi şerif, bu ilginin bir konuda devam ettiğini bildirmektedir: Borç. Borçlu olarak ölen mü’minin ruhu kavuşacağı ikram ve iyiliklere borcu ödeninceye kadar ulaşamaz. Bir başka anlayışa göre, borçlu ölmüş mü’min hakkında, ilk iş olarak borcunun ödenip ödenmediğine bakılır. Her iki yoruma göre de borçlu ölen mü’min için borcu, bir çeşit ayak bağıdır, onu yerinden kıpırdatmaz.( Nevevi, Ebu Zekeiyya Muhyiddin b. Şeref, “Şerhu Sahihi Müslim”, baskı yeri yok. 1991. (Terc. Ve Şerh) c. 4, s. 585.) Borç Beyhaki’nin belirttiğine göre kabir azabına sebep olan şeylerden birisidir. (Beyhaki, a.g.e., s. 127.) Yüce Allah'a isyan olan her davranış da kabirde azaba sebeptir. Zira kabirdeki azabın kafir ve münafıklarla, Yüce Allah’a asi olan mü’min kullara olacağı belirtilmektedir.(Taftazani, Sa’duddin, Şerhu’l-Makasıd, c. 5, s. 113; en-Nesefi, Ebu’l-Muin, Tebsıratü’l-edille fi Usuli’d-din, c. 2, s. 763.) Hadesten temizlenmeyi terk etmenin de kabirde azaba sebep olacağı söylenmiştir.(el-Hanbeli, Ebû’l-Ferec Zeynuddin Abdurrahman b. Ahmed, “Ehvalü’l-Kubur ve Ahvalü Ehliha ile’n-Nuşur”, Daru’l-Kitabi’l-Arabi, 3. Baskı, Beyrut 1995, s. 90.) Yardım etme gücü ve imkanı varken mazluma yardım etmeyi terk etmek de kabir azabına sebep olan ameller arasında zikredilmiştir.(el-Hanbeli, İbn Recep, a.g.e., s. 90.) Allah’ın zikrinden yüz çevirmek de kabir azabına sebep olan davranışlardandır. Cenab-ı Hak K. Kerim’de: “Benim kitabımdan yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.”(Taha, 20/124.) buyurarak, Allah’ın zikrinden yüz çevirmenin kabir azabına sebep olacağını belirtmiştir. Ayette geçen "dar geçimi" Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhi salatu vesselam bizzat kendisi kabir azabı olarak açıklamıştır.( Bkz. Beyhaki, a.g.e., s. 71.)