Âyet-i kerîmede ifade edildiği üzere kadınların ayakkabı giymesindeki ölçü, ayaklarını yere vurduklarında ses çıkarmamalarıdır çünkü bu durum, kadının kadınlığını öne çıkaran bir husus olup erkeklerin dikkatini çekme ve onların hislerini uyarmada oldukça etkilidir. Yani nasıl ki elbise giyilirken gösteriş ve şatafat niyetinin bulunması mahzurludur, aynı şekilde bir kadının kendini insanlara daha iyi gösterebilmek ve dikkat çekmek için topuklu ayakkabı giymesi de mahzurludur. Konuyla ilgili âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak şöyle buyuruyor: “Mümin kadınlara da bakışlarını kısmalarını ve edep yerlerini açmaktan ve günahtan korumalarını söyle. Yine söyle ki mecburen görünen kısımları müstesna olmak üzere, zînetlerini teşhir etmesinler. Başörtülerini yakalarının üzerini kapatacak şekilde örtsünler... Saklı zînetlerine dikkat çekmek için ayaklarını da vurmasınlar. Ey müminler! Hepiniz toptan Allah’a tevbe ediniz ki felâha eresiniz.” Kadınların yürürken ayaklarını yere vurmalarıyla ilgili olarak Merhum Elmalılı Hamdi Yazır, ilgili âyetin tefsirinde şu izahata yer veriyor (sadeleştirerek): “İşte böyle hür kadınların bu müstesnalardan başkasına ziynetlerini göstermemeleri; kendi iffetleri, korunmaları ve fıtrî güzellikleri açısından önemli olduğu gibi yabancı erkekleri tesir altında bırakmamak, günaha sokmamak, onlara edeb ve iffet telkin etme bakımından da çok mühimdir. Bu sebeple tesettürün kapsamını ve kuvvetini de ihtar etmek için tavırların ıslah edilmesi gerektiğine dikkat çekilerek buyruluyor ki: “Ve gizledikleri ziynetleri bilinmek için ayaklarını vurmasınlar.” Yani baştan ayağa örtündükten sonra yürürken de edeb ve vakar ile yürüsünler, örtüp gizledikleri vücut ve ziynetleri bilinsin diye bacak oynatıp ayak çalmasınlar, çapkın yürüyüşle nazar-ı dikkati celbetmesinler, çünkü bu tavır erkekleri tahrik eder, şübhe uyandırır.” Bu çerçevede şunu da hatırlatmak gerekir: Allah Teâlâ, insanın ayağını düz yaratmış, yürüyüş için bu şekli münasip görmüştür. Yürürken ayağın şekline dair şöyle yapın, böyle yapın gibi dinimiz tarafından bir emir de verilmemiştir. Öyleyse, ayağın yaratılış hâli fıtrîdir, onu aksi bir şekle sokmak ise fıtratın dışına çıkmak demektir. Fıtratın dışına çıkılması ise; gösteriş, kendini hissettirme, farklı görünme, fantezi merakı ya da özenti gibi durumlarda yaşanır. Bunların hiçbiri de dinimizce câiz değildir. Topuklu ayakkabı giymenin sağlıkla da yakından ilgisi vardır. Bunun uzun vadede ayak sağlığını bozduğu uzmanlar tarafından dile getirilen bir husustur. Biz biliyoruz ki sağlık açısından insana zararlı olan her şey, dinen de mahzurlu kabul edilir. Mademki, vücudumuz Cenâb-ı Hakk’ın bize bir emanetidir. Bize düşen bu emanete sahip çıkmaktır. İşte meseleye sağlık açısından baktığımızda da özellikle yüksek topuklu ayakkabı giymenin tasvip edilmesi mümkün gözükmemektedir. Evet, topuklu ayakkabıların, fıtrî ve tabii olduğunu söylemek zordur. Bu ayakkabıları giymenin kadınlar için bir faydasını da bilmiyoruz. İşte bütün bu hususları göz önünde bulundurarak şunu söyleyebiliriz: Topuklu ayakkabı giymenin haram olduğuna dair bir âyet veya hadis yoktur. Ancak yukarıda izah ettiğimiz hususlar zaviyesinden meseleye bakacak olursak, topuklu ayakkabı giymenin mahzursuz olduğunu söylemek de zordur. Nitekim âyet ve hadislerde açıkça zikredilmeyip de genel hükümler çerçevesinde kendisine farz, vacip, müstehap gibi hükümler verilen hususlar çoktur. Kadınların topuklu ayakkabı giymesi de bu kabildendir ve en azından mekruhtur.