Kadınlar Tek Başına Hacca Gitmesi Caiz midir? Bir kadın, zenginliği sebebiyle, kendisine hac farz olduğu zaman, ancak kocası ile veya nikahı kendisine ebediyen haram olan bir akrabasının beraberinde hacca gidebilir. Hanefi mezhebinee göre; bir kadın, yaşlı veya genç olsun, yanında mahremi yok iken hacca gidemez. Kadın, hacda cinsiyeti ile değil bir insan olarak kişiliği ve kulluğu ile ön plana çıkar. Kabe'nin etrafında kadın, erkek, genç, yaşlı, amir, memur, işveren, işçi... insanlar hep birlikte haccın birleştirici rolü içinde erirler. Hatta günümüzde izdiham sebebiyle zaman zaman ortaya çıkan fiilî bazı durumlar, hacda yer yer erkek kadın karışık olarak saflara durup namaz kıldırmaktadır insanlara. Bütün çabalara rağmen bu fiilî durumu kimse değiştirememektedir. Haccın izdihamlı günlerinde kişi, annesi, kardeşi, kızı, eşi, halası, teyzesi. mahremlerinden biri ile tavaf yaparken farz namaz için kamet getirilmekte ve herkes olduğu yerde namaza durmak mecburiyetinde kalmaktadır. Böyle bir fiilî durum bulunmaktadır. Bu fiilî durum, birtakım fikhî kurallara uymasa da artık zaruret kapsamında işlerlik kazanmaktadır. Haccın kendine özgü işlevi, adeta burada fiilî olarak zorunlu bir şekilde kendini hissettirmektedir. Kadınları hacca elbisemizi yıkasın, yemeğimizi yapsın anlayışı ile götürdüğümüz dönemlerin geride kaldığını düşünüyoruz. Ancak hâlâ daha kadının hac organizasyonlarında, Allah'ın sorumlu bir kulu olarak hak ettiği konumda olmadığı endişesi taşıyoruz. Hac sırasında kadınlardan hizmet beklentisinin ortadan kaldırılması açısından organizelerin yemekli yapılması güzel bir tercihtir. Kadının, hac yaparken bu tür ilgileri zihninden silip atmış olarak hac yapabilmesi en doğal hakkıdır. Akıldan, beceriden, göz açıklıktan ziyade duygu, ihlâs ve samimiyetin egemen olması gereken bir iklimde Allah'ın duygu bakımından erkeklerden daha ileri bir donanıma sahip kıldığı kadınlarımız, hiç şüphesiz hacda daha coşkulu bir buluşma yaşayabilecek durumdadırlar. Kadın ve erkekleri birlikte ilgilendiren şartlar, bütün ibadetlerde olduğu gibi ibadet yükümlülüğü için gerekli olan Müslüman olmak, akıllı olmak, buluğa ermiş olmak üçlüsünün yanında hac için "istitaat" kavramı içinde değerlendirilebilecek bazı hususlardır. Bunlar genellikle yeterli mali imkâna sahip olma, yol güvenliği, sağlıklı olma, haccı yerine getirebileceği zamana erişme ve bu zamanı bulma şeklinde ifade edilmektedir. Bunlar erkek ve kadınlar için ortak yükümlülük şartlarıdır. Kadının hac ibadetini bilinçli ve huzurlu bir şekilde eda edebilmesi için hac öncesi ve hac esnasında eğitim ve irşad faaliyetlerinin büyük önemi vardır. Hacda kadınların durumuna ilişkin olarak üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri kanaatimizce budur. Bu eğitim ve irşad faaliyetlerinde hac ibadetinin yerine getirilişine ilişkin bilgilerin yanında yolculuk esnasında ve kutsal iklimde karşılaşılabilecek durumlar da anlatılabilecektir. Bu vesile ile şunu ifade edelim ki, Peygamber Efendimizin, kadınların erkeklerin üzerindeki haklarını ilân ettiği kutsal iklim, erkeklerin kadınların üzerlerindeki hakları konusunda bir nefis muhasebesi yapmalarının tam zamanıdır. Bu genel şartların yanında kadına özgü olarak üzerinde konuşulan iki şart vardır: Hac yolculuğu için kadının yanında mahreminin bulunması ve kadının iddet bekliyor olmaması. İhramdaki şeklî farklılık ile özel günlerinde tavaf yapmaması bir kenara bırakıldığı takdirde hacda kadının konumuna ilişkin olarak fıkıh kitaplarımızda özellikle bu iki husus, ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Bu şartlardan her ikisi de doğrudan hac ile ilgili değildir. Birincisi kadının yanında mahremi olmadan yolculuk yapıp yapamayacağı yolundaki tartışmadan kaynaklanmaktadır. İkincisi ise boşanmış kadınların, iddetlerini nikâh evinde bekleme zorunluluğuna ilişkin hüküm ve tartışmalarla ilgilidir.