Kadınlardan gelen; adet, lohusalık ve özür kanı dışındaki akıntıların abdesti bozup bozmadığına dair Hz. Peygamberden nakledilen bir bilgi bulunmamaktadır. Fıkıh kaynaklarında ise, erkek kadın ayırımı yapılmaksızın iki yoldan (önden ve arkadan) gelen her şeyin abdesti bozduğu ifade edilmektedir (Merğînanî, el-Hidaye, I,106; İbn Kudame, el-Muğnî, I, 230; Nevevî, Ravda, II, 102; Kasanî, Bedaî’, I,24; İbn Cüzey, el-Kavanîn, 89). İdrar, dışkı, kan, lohusalık ve istihaza kanları ile şehvetle ve hastalık sebebiyle gelen akıntı bu kabildendir. Kadınların vajinasından (döl yolu) gelen beyaz akıntı da daha önceleri aynı kapsamda değerlendirilerek abdesti bozacağı hükmüne varılmış, son zamanlara kadar fetvalar da bu yönde verilmiştir. Ancak günümüzde tıp ilerlemiş, insan anatomisi en ince detaylarına kadar incelenip, vücuttan çıkan maddelerin kaynakları ve nitelikleri tespit edilir hale gelmiştir. Buna göre; sağlıklı her kadında beyaz, kokusuz, akışkan bir vajinal akıntı (rutûbetü’l-ferc) salgılanır. Bu akıntı rahimden değil, daha aşağıdan gelmekte ve kan, irin ve idrar gibi herhangi bir necis madde ile karışmamaktadır. Bu haliyle söz konusu akıntı burun akıntısı, kulak akıntısı ve tükürük gibi değerlendirilmektedir. Bu nedenle burun-kulak akıntısı ve tükürük normal şartlarda abdesti bozmadığı gibi, şehvet ve hastalık sebebiyle olmadıkça beyaz, kokusuz ve berrak olan vajinal akıntının da abdesti bozmaması gerekir. Ayrıca temiz olduğu ifade edilen bu vajinal akıntının (rutûbetü’l-ferc) (İbn abidîn, Reddü’l-muhtar, I, 305), çamaşıra bulaşması da namaza engel olmaz.