Kadının Güzelliği mi? Mahfuzluğu mu?

Konusu 'Dini bilgiler' forumundadır ve Adile tarafından 29 Nisan 2013 başlatılmıştır.

  1. Adile

    Adile Admin

    İnsanlık tarihinin var oluşuyla birlikte başlar kadının hikâyesi... Hayatın her alanında kadın muhakkak var olmuş, konuşulmuş, yazılmıştır. Kadîm medeniyetlerde para ile alınıp satılan, değersiz ve uğursuz görülen kadın, İslâmiyet'le birlikte büyük bir değer kazanmış ve âdeta ilâhî muhafaza altına alınmıştır. Hatta tesettür âyetinin gelmesiyle birlikte Müslüman kadınların apayrı bir dokunulmazlık/saygınlık hakları doğmuştur.

    Tanzimat'la birlikte başlayan sosyal ve kültürel hayatımızdaki bozulma, kadının çalışma hayatına atılması ve modernizmle birlikte had safhaya ulaşmıştır. Toplumun temel taşı olan kadın kıymetini yitirince, âile ve toplum da bozulmuş, sosyal hayatımızda büyük yaralar açılmıştır.

    Âlemlerin Rabbi, toplumdaki sosyal huzur ve düzeni sağlamak, fuhşiyâtı ve neseb bozulmasını önlemek için Hicretin üçüncü senesinde, Nûr Sûresi 30-31 ve Ahzâb Sûresi 59. âyetleri ile kadınlara korunmayı emretmiştir. Çünkü fıtrat îcâbı erkekler güç, kuvvet, sertlik ve metâneti temsil ederken kadın, zarâfeti, nezâketi, merhamet ve şefkati temsil eder. Muhafaza edilmesi gereken bir çiçek misâlidir. Nûr Sûresi, 30-31. âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

    "...Mü'min kadınlara söyle; gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Ziynetlerini açmasınlar. Bunlardan görünen kısım (el ve yüz) müstesnâ. Başörtülerini yakalarının üstünü (kapayacak sûrette) koysunlar..."

    Ahzâb Sûresi'nin 59. âyetinde ise şöyle buyrulur:

    "Ey Nebî! Zevcelerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (dışarı çıkarken) dış elbiselerini giymelerini söyle!.. Bu onların tanınıp ezâ görmemeleri için daha uygundur..."

    Allah Teâlâ, öncelikle insanın ruh ve nesep sağlığı, âile ve toplumun huzur ve ahlâkı için, zinâya götürecek bakışı yasaklamaktadır. Nitekim Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

    "Harama bakış, şeytanın oklarından zehirli bir oktur." buyurmuştur.

    Bu mahzurlu bakışı engelleyebilmek için âyet-i kerimede mü'minlere önce "mahrem yerlerini örtmeleri, gizlemeleri, başkalarının görmelerinden saklamaları" tavsiye edilmiş, ardından ise "dikkat çekici hâl, hareket, ses ve görünüşü" yasaklanmıştır. Nitekim Allah Teâlâ, bunun hikmetini ise; "onların tanınıp, ezâ görmemeleri/arınmaları için bu daha iyidir" şeklinde belirtmiştir.
     
    Son düzenleyen: Moderatör: 17 Temmuz 2014