İstiaze (İstiaze, sığınma, korunma talep etme manasına gelir) “İstiaze” denilen Allah’a sığınma, Allah Azze ve celle'nin sınırsız ve yüce kudretini itiraf ederek O’ndan yardım ve koruma istemek anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şerifler bize, her türlü kötülüklerden, tehlikelerden, musibetlerden Allah Azze ve celle'ye sığınılması gerektiğini bildirir. Yüce Kitabımız, peygamberlerin değişik hususlarda Cenab-ı Allah’a sığındıklarını anlatır. Hz. Musa (aleyhisselam), “Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım.” (Mü’min, 27) ve “Kendini bilmez cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.” (Bakara, 67) sözleriyle ahirete inanmayan kibirlilerden ve cehaletten Allah Azze ve celle'ye sığınmaktaydı. Hz. Nûh ise (aleyhisselam), “Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım.” (Hûd, 47) sözleriyle bilgisi olmadığı konuda talepte bulunmaktan Allah’a sığınıyordu. Hz. Meryem, yalnız başına iken karşısına çıkan kişinin tehlikesinden korunmak için, “Senden, Rahman’a sığınırım. Eğer Cenab-ı Allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme).” (Meryem, 18) sözleriyle Rabbin’den sığınma istemekteydi. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem)'e ve bütün müminlere, şeytanın saptırmalarından Yüce Allah’a sığınmaları; “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.” (Mü’minûn, 97-98) ayetleriyle talim edilmekte ve öğütlenmektedir.