İsra ve miraç Nedir?Peygamberimiz ve Müslümanlar açısından önemi

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve saadet tarafından 30 Kasım 2018 başlatılmıştır.

  1. saadet

    saadet Moderatör Admin

    İsra ve miraç NedirPeygamberimiz ve Müslümanlar açısından önemi.

    İsra ve miraç Nedir?Peygamberimiz ve Müslümanlar açısından önemi

    İsra ve Miraç Olayı;
    Hz. Muhammed tebliğ vazifesini sürdürürken üst üste büyük imtihanlardan geçmişti. Yaşadıkları yüzünden derin bir üzüntü içindeyken kendisini mutmain kılan ve ona güç veren olağanüstü bir olay ygerçekleşti. Yüce Allah'ın ümidini neredeyse kaybetmek üzere olan Peygamberin (s.a.v.) isra ve miraç tecrübesiyle bir nevi teselli etti. İsra, Efendimizin geceleyin Mekke’den Mescid-i Aksa’ya götürülmesi;

    Miraç; göklere yükseltilmesi anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de isra hadisesiyle ilgili “Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. O, gerçekten işitendir, görendir.” buyrulmuştur.85 Miraca eriştiğinde Hz. Muhammed; Cenab-ı Hakk’ın huzuruna kabul edilmiş, kendisine cennet ve cehennem gösterilmiş, müminlere ilahi bir hediye mahiyetinde olan Bakara suresinin son iki ayeti vahyedilmiştir. Daha da mühimi Peygamberin (s.a.v.) “dinin direği”86 diye nitelediği namaz risaletle birlikte iki vakit olarak emredilmişken Miraç’ta beş vakit olarak farz kılınmıştır.87


    İsra ve miraç Olayının Peygamberimiz ve Müslümanlar açısından önemi
    Hz. Muhammed (s.a.v.) için ilahi destek anlamı taşıyan
    Miraç hadisesi, Müslümanlar için de bir imtihan vesilesi olmuştur. Efendimizin sözüne itimat eden Müslümanların imanları kuvvetlenmiş, sayıları az da olsa bazı Müslümanlar şüpheye düşmüştür.88

    “Semavi yolculuğun dönüşünde Peygamberimiz (s.a.v.) bu ‘gece yolculuğu’ sırasında manevi alanda başından geçen durum ve olayları etrafındakilere anlattığında kendisini dinleyenler değişik şekillerde tepki göstermişlerdir. Bunlardan bazıları kendisini alaya almışlar ve ondan Kudüs şehrinin görünüş ve durumunu anlatmasını istemişlerdi. Diğer bir kısmı, günlerdir gelmesini bekledikleri ticaret kervanlarının şimdi nerede bulunduğunu söylemesini talep etmişlerdi. Bunlardan biri de Ebu Bekir’e koşmuş ve kendisine bu yeni ‘skandal’ olayı haber vermek istemişti. Fakat bu mümin yüce şahsiyet bir an bile tereddüt etmeksizin ‘Şehadet ederim ki Muhammed’in(s.a.v.) söylediği her şey gerçektir, doğrudur.’ demiştir. İşte o günden itibaren Müslümanlar arasında Ebu Bekir, her devirde gıpta edilen ‘Sıddîk’ lakabına nail oldu.”


    85 İsrâ suresi, 1. ayet.
    86 Tirmizî, İman, 8.
    87 Buhârî, Salât, 1; Müslim, İman, 279.
    88 Âdem Apak, Siyer-i Nebî, C 1, s. 159