Kur’an’da vaktinde kılınamayan namazların kaza edilmesi ile ilgili olarak açık bir ifade bulunmamakla birlikte, Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) bizzat kendisi vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve ashabına da bunu tavsiye etmiştir. Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) “Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kılsın. Onun kefareti ancak budur.” buyurmuştur (Buhari, Mevakitü’s-Salati, No: 572; Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-Salat, 56 H. No: 1592). Yine Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) , Hendek savaşı sırasında harbin şiddetlenmesi nedeniyle ikindi namazını kılamamışlar; bunun üzerine “Bizi ikindi namazından alıkoydular. Allah da onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun” diye beddua etmiş ve ikindi namazını akşam ile yatsı arasında kaza etmiştir (Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-Salat, 36, H. No: 1450). Bununla beraber Hayber Fethinden dönerken, bir yerde konakladıklarında uyuya kalmışlar ve vaktinde kılamadıkları sabah namazını güneş doğduktan sonra kaza etmişlerdir (Müslim, Mesacid ve Mevadi’u’s-Salat, 56, H. No: 1592). Beş vakit namazın farzları ve vitir namazı kaza edilmektedir ve kazaya kalmış olan sabah namazı, o günün öğle vaktinden önce kaza edilecekse sünneti de kaza edilmektedir. Öte yandan öğle namazının 4 rekatlık ilk sünneti de, vakit çıkmamışsa öğlenin farzından sonra kılınır. Bununla birlikte geçmiş namazlar, kazaya nasıl kaldıysa öyle kılınırlar, yani seferi olarak kaldıysa seferi, mukim olarak kaldıysa mukim gibi kaza edilir (Mevsili, İhtiyar, İstanbul, I, 63-65). Unutmak ya da uyuma gibi bir mazeret olmaksızın, bilinçli olarak terk edilmiş namazların kazası ile ilgili herhangi bir hadis bulunmamaktadır. Ancak bu, bilinçli olarak terk edilen namazların kazasının gerekmediği anlamına gelmez. Çünkü, örneğin, Ramazan’da kasıtlı olarak cinsel ilişkiye girerek orucunu bozan kimseye Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)’in hem keffareti hem de o günkü orucun kazasını emretmesi (Beyhaki, Sünen, Daru’l-Fikr, ts. , IV, 226), bir farz ibadetin kasıtlı olarak terk edilmesi durumunda da kazasının gerektiğine delildir. Bununla beraber Resul-i Ekrem Efendimiz (s.a.v)’in bir mazerete dayalı olarak vaktinde kılamadığı namazları kaza etmesi ve sahabeye de bu yönde emir buyurmasına bakılacak olursa, mazeretsiz olarak terk edilen namazların kaza edilmesinin evleviyetle gerekli olacağı sonucuna ulaşılır (Nevevi, el-Mecmu’, Daru’l-Fikr, ts. , III, 71).