ASABİYET Sarmak, kuşatmak ve yakınlarını korumada aşırı gitmek anlamlarına gelen asabiyet, bir terim olarak, aralarında soy birliği veya başka sebeplerle yakınlık bulunanların, muhaliflerine karşı birlikte hareket etmelerini sağlayan dayanışma duygusu ve ruhu demektir. Cahiliyye döneminde, bir kabilenin ya da kabileden birinin başka bir kabile tarafından, hangi sebeple olursa olsun, saldırıya uğramasını engelleyen veya herhangi bir saldırının meydana gelmesi halinde bunun doğuracağı maddî ve manevî zararın telafi edilmesinde en etkili faktör asabiyet idi. Asabiyetin siyasî ve hukukî alanlardaki otorite boşluğunu doldurmak, can, mal, ırz ve namus güvenliği sağlamak gibi olumlu tarafları yanında aile, aşiret, kabile ve benzeri toplulukların hak ve menfaatlerine tecavüzde bulunmak gibi olumsuz yönleri de vardı. Hz. Peygamber, asabiyeti "bir kimsenin haksız olmasına rağmen kavmine yardımcı olması" (Ebû Davûd, Edeb, 112) şeklinde tanımlamış ve asabiyet davasının İslam'ın ruhuna aykırı olduğunu söylemiştir (Müslim, İmare, 57). Bununla birlikte bir kimsenin haklı olduğu konularda kendi yakınlarına yardım etmesi, yerine göre vacip yerine göre müstehabtır