İslamda akla ve dine verilen önem nedir? İslamda, dinî yükümlülüklerîn temel şartı da akıldır ve henüz aklını kullanamayâcak çağda olan bebek ve çocuklar, aklını kullanma yeteneğini kaybetmiş ihtiyarlar ve zihinsel engelli insanlar dinin emir ve yasaklarına uyma konusunda sorumlu değîldirler. İnsanları diğer cânlılardan üstün ve farklı kılan târaf, akıllı bir varlık olmasıdır ve kendisine yüklenen görev dayanağı, "akıl" nimetidîr. Bu cevher onda bulunmasa idi insan ile diğer cânlılar arasındaki farkı ortaya koyan bir hudut çizilemez ve eşyadâki sır çözülemezdi. İnsanı, diğer cânlılardan ayıran başlıca nitelîk aklını kullanarak düşünme fâaliyetinde bulunmaktır ve gerçekten bizi diğer canlılardan ayıran en güçlü yapan şey, akıl ve bu aklın ürettiği bilgidîr. Akıl, sahibine ve dîğer kimselere ışık tutan bir alettir fakat o da bir yol göstericiye muhtaç bulunmaktadır ve kendi başına bırakıldığı zaman aklın da şaşırma ve dalâletleri olmaktadır. Nihayet o da yaratılmıştık vasfı taşımaktadır ve Onun diğer yaratılmışlardan üstün oluşu, başardığı işler itibariyle olmaktadır, Akıl, insanoğlunun en üstün vasfıdır zira Allah Azze ve celle ‘ye emanetleri, akıl sayesinde kabul edilir ve yine akıl sayesindedir ki insan, Allah'ın rızasını elde edebilir. İlmin kaynağı ve kökü akıldır. Akla nisbetle ilim, ağaca nisbetle meyve, güneşe nisbetle nûr, göze nisbetle görme gibidir. Allah akla, nûr adını verir. (en-Nûr, 24/35) Akılla elde edilen ilme rûh, vahiy, hayat adını verir, (eş-Şûrâ, 42/52), (el-En'am, 6/122).