AHLAK: İnsanda yerleşmiş huylar. Hulkun çokluk şeklidir. (Bkz. Hulk) İyi huyları tamamlamak, iyi ahlakı dünyaya yaymak için gönderildim. (Hadîs-i şerîf-Cami'us-sagîr, Künûz-üd-dekaik) İnsanları memnûn etmek için malınız yetmez. Ancak güleryüz ve güzel ahlakla onları memnun edebilirsiniz. (Hadîs-i şerîf-Sünen-i Ebû Davûd) Allahü tealanın en sevdiği şey, güzel ahlaktır. (Hadîs-i şerîf - Ahlak-ı Celalî) İçinizde en sevdiğim kimse, ahlakı en güzel olanınızdır. (Hadîs-i şerîf-Edeb-ül-müfred) İslam alimlerinin çoğuna göre insanlar iyiliğe, yükselmeğe elverişli olarak doğar. Sonra nefsin kötü arzûları ve güzel ahlakı öğrenmemek ve kötü arkadaşlarla düşüp kalkmak kötü huyları meydana getirir. (Ali bin Emrullah) Ahlak İlmi: Kötü huylardan uzaklaşıp, güzel huylar edinme yollarını öğreten ilim. Ahlak ilmi, çok şerefli, pek kıymetli, en lüzumlu bir ilimdir. Çünkü rûhun kötülükleri bu ilim ile temizlenebilir. Rûhun iyi huyları, sıhhati, kuvveti bununla kolayca elde edilir. Kuvvetli rûhlar ahlak ilmi sayesinde güzel ahlak sahibi olur. Kirlenmi ş, hasta rûhlar da, bu ilim yardımı ile temizlenir, iyi ahlaka kavuşur. (Ali bin Emrullah) Ahlak-ı Hasene: Güzel huylar. Dînin ve aklın beğendiği huylar. Ahlak-ı hasenenin alameti, insanlardan gelen sıkıntı ve eziyete katlanmaktır. (Abdülhakîm Arvasî) Ahlak-ı hasenenin on alameti vardır: Çok îtiraz etmemek. Adalet sahibi olmak. Kendini beğenmemek. İnsanların ayıplarını örtmek. Müslüman kardeşinin kusurunu görünce hüsn-i zan etmek (onu iyiye yorumlamak ve hakkında iyi düşünmek). Başkasından gelen e ziyet ve sıkıntılara katlanmak. Nefsine (kendine) zulmetmemek. Kendi ayıplarına bakıp başkalarının ayıplarını araştırmamak. Herkese karşı güler yüzlü, yumuşak ve tatlı sözlü olmak. (Yûsuf bin Esbat) Ahlak-ı İlahiyye: Allahü tealanın sıfatlarına ve isimlerine uygun sıfatlarla sıfatlanmak. Allahü tealanın ahlakı ile ahlaklanmak. "Velî olmak için ahlak-ı ilahiyye ile ahlaklanmalıdır." demişlerdir. Bu sıfatlar evliyada meydana gelir. Fakat bu benzerlik yalnız isimdedir ve uygunluk sıfatların topluluğundadır. Yoksa sıfatların husûsiyetlerinde beraber olunmaz. (İmam-ı Rabbanî) Allahü tealanın bir ismi "Melik"tir. Bu, her şeye hakim, galib demektir. Talebe tasavvuf yolunda ilerlerken, kendi nefsine hakim, galib olur ve başkalarının kalblerine tesir etmeğe başlarsa ahlak-ı ilahiyye ile ahlaklanmış olur. Allahü tealanın bir i smi de Semi'dir. Yani işiticidir. Talebe, doğru sözü herkesten kabul eder ve gizli hakikatleri, can kulağı ile duyarsa, bu sıfatla huylanmış olur. Bir sıfatı da "Basîr"dir. Yani Allahü teala herşeyi görür. Talebenin kalb gözü açılır ve firaset ışığı ile kendi ayıblarını ve başkalarının iyi huylarını görürse yani başkalarını kendisinden daha üstün görürse ve Allahü tealanın her an gördüğünü göz önünde bulundurarak, hep Allahü tealanın beğendiği şeyleri yaparsa, bu sıfatla huylanmış olur. Bir sıfatı da "Muhyî"dir. Yani Allahü teala dirilticidir. Talebe unutulmuş sünnetleri canlandırır, meydana çıkarırsa, bu sıfatla sıfatlanmış olur. Bir sıfatı da "Mümit" öldürücü demektir.Talebe sünnetlerin yerine yerleşmiş olan bid'atleri, dinde sonradan çık arılıp din diye yapılan şeyleri men eder yok ederse, bu sıfatla sıfatlanmış olur. Bütün sıfatlar bunlar gibidir. (Hace Muhammed Parisa) Ahlak-ı Zemîme: Kötü ahlak. Dînin ve aklın beğenmediği huylar. İnsana dünyada ve ahirette zarar veren her şey, ahlak-ı zemîmeden meydana gelmektedir. Zararların, kötülüklerin başı kötü huylu olmaktır. (Ali bin Emrullah) Ahlak-ı zemîme kalbi, rûhu hasta eder. Hastalığın artması, kalbin, rûhun ölümüne sebeb olur. En kötü huy, küfür yani îmansızlıktır. (İmam-ı Rabbanî) Kendinde ahlak-ı zemîme bulunan kimse, buna yakalanmasının sebebini araştırmalı, bu sebebi yok etmeye, bunun zıddını yapmaya çalışmalıdır. Çünkü, insanın alıştığı şeyden kurtulması zordur. Kötü şeyler nefse tatlı gelir. (Hadimî)