İnkarcıların düşmanlık gerekçeleri

Konusu 'Dini Sorular Ve Cevapları' forumundadır ve Lasey tarafından 10 Kasım 2016 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    İnkarcıların düşmanlık gerekçeleri

    İnkârcılarla mü'minler arasındaki münasebetlerde, inkârcılar bakımından, büyük sorun teşkil edecek düzeyde önemli bir konu yoktur... İnsanlar arasında devam edegelen sıradan anlaşmazlıklar ise, sadece inkârcılarla mü'minler arasında değil, müminlerin kendi içinde "az ya da çok" görülmektedir. Bu türden sorunları sıradan beşeri münasebetlerle ilişkilendirmek, daha doğru olur. Buradan hareketle diyrbiliriz ki; beşeri ilişkilerdeki tüm sorunlar, iki taraf arasındaki inanç çatışmasına bağlanamaz. Arada çok daha başka ve çok daha önemli temel nedenler vardır.

    Kuşkusuz bu nedenlerden bir kısmı, zahiren, dünyevi unsurlarla ilgilidir. İnkarcılar her ne kadar mü'minlerle bir takım beşeri münasebetlerde bulunmak zorunda olsalar da, kendilerini yani sahip oldukları imtiyazı tehdit edebilecek hiçbir gelişmeye asla müsaade etmezler.

    Örneğin Müslümanlar tarafından, onların politik iktidarına ve sermaye egemenliğine ortak olabilecek bir gelişme, inkarcılar bakımından "büyük çatışmaların önünü açmak için" yeterli bir tehdittir. Bunun önünü tıkamak için her çareye başvurabilirler. Bu ve buna benzer daha başka örneklere, iyi gözlem yapan her insan, pekala tanık olabilir.

    Ancak inkarcıların mü'minlere karşı duydukları onulmaz kin ve nefret duygusunun asıl nedeni, daha derinlerde aramaktır Mü'minler, onların batıl dayatmalarına ve sapık ideolojilerine asla itaat etmez, sadece Allah'a kulluğu tercih ederler. İşte bu durum, inkarcıları çileden çıkaran asıl nedendir. Onlar da iyi bilirler ki; tevhit algısı, tüm sahte güçlere ve beşeri otoritelere bağımlılığı meneder, onlara tapınmayı reddeder...

    Böyle olunca, inkarcıların saltanatına mesnet olan sahte otoriteleri, yerle yeksan olmaktadır. İnsanların "imtiyaz sahibi bazı kişi ya da zümrelerden" yüz çevirmeleri, Allah'ın dışında herhangi bir otoriteye boyun eğmemeleri, onların otoritelerini lağvetmektedir. Mü'minlere besledikleri nefretin ve gönüllerini kasıp kavuran kinin asıl nedeni de, işte budur!

    Bu durumu, insanlık tarihinin tamamını dikkate alarak, daha geniş bir perspektiften bakıp şöyle özetleyebiliriz.

    Şöyle ki: Genel geçer tarihi kayıtlarda ve Kur'an-ı Kerim ile birlikte diğer semavi kitaplarda, geçmiş toplumlarda görülen hak batıl mücadelesi pek çok yönüyle birlikte ele alınmaktadır. Ancak bunlardan en önemli olanı, inkarcıların, mü'minlerin iman ettikleri temel prensiplere (Tevhit) karşı tutundukları tavırla alakalı bir durumdur. Ortada düşmanlığı gerektirecek herhangi bir konu olmasa dahi, inkarcılar, kurdukları düzenin ve bina ettikleri saltanatın devamından yana tavır koymuş ve sırf bu nedenle mü'minleri hayatın dışına itmeyi arzulamışlardır.