İmtihan nedir – Allah insanı nelerle imtihan eder? İnsan, eşref-i mahlûkat’tır, yani en şerefli varlık olarak yaratılmıştır. Yüce Rabbimiz insana; 1. İman 2. İrade 3. Sorumluluk iman etmesi için akıl, Hakk’ı seçmesi için irade, kulluk yapması için de sorumluluk vermiştir. Bütün bunları yapabilmesi için de, ömür gibi bir nimet bahşetmiştir. Bunun için de hayatı ve ölümü yaratmış; hayat ile ölüm arasında, insanı imtihan etmektedir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ‘’O ki hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak gâliptir, çok bağışlayıcıdır.’’(Mülk sûresi, 2. âyet.) Diğer bir âyette ise: ‘’Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zînet yaptık. (Bununla beraber) biz mutlaka oradaki herşeyi kupkuru bir toprak yapacağız.’’ (Kehf sûresi, 7-8. ayetler) Bu ayette; Allahu Teala sanki şöyle demek istemiştir: ‘’Ey Muhammed! Ben yeryüzünü yaratıp süsledim ve orada, menfaatinize uygun şeyleri çıkarıp yetiştirdim. Orada faydalı şeyleri yaratmamın maksadı; insanları sorumlu tutarak, imtihan etmektir. Onlar buna rağmen, inkâr eder ve isyanlarını sürdürürler. Ben yine de bu nimetlerimi onlardan kesmem. Binâenaleyh ey Peygamber, senin de; onlar kâfir oluyorlar diye üzülerek, onları hak dine davet etmeyi bırakma noktasına vardırmaman gerekir.’’ (Tefsîr-i Kebir, Fahrüddin er-Râzî, C. 15, sh.104.) Biz, yeryüzündeki şeyleri bir zinet ve süs yaptık ki, mü’min ve mü’min olmayan insanları amel yönüyle imtihan edelim, hangisi daha güzel amel işleyecek, bunu meydana çıkaralım. Buna göre de; mü’min ile münkiri biribirinden ayıralım. Güzel iş yapan muhsinlere iyilik sevabı, kötülere de şiddetli azap verelim. Şu da muhakkak ki, biz o yeryüzündekileri kuru bir toprağa çevirmekteyiz. Dünyada göz kamaştıran o süsler; yarın bakarsın, dün yokmuş gibi harap ve toprak olup gidecek. Onun için güzel amel; o geçici süslere kapılıp aldanmak, ömrü boşa geçirmek değil, onları yaratan ve ebedî olan Allah’a kulluk yapmaktır. Öyleyse o helâk olacaklara üzülmemeli, onlarla oyalanıp Yaratan’a kulluk ve ibadeti ihmal etmemeli, bu imtihan meydanında en güzel amelleri yapmaya çalışmalıdır. Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘’Dünya , tatlı ve hoştur. Allah sizi, ona halife kılıp (orada) nasıl ameller işleyeceğinize bakacak- tır. Öyleyse dünyadan sakının…’’ ( Müslim, Zikr 99, Tirmizî, Fiten 26) Dünya, lezzeti itibariyle insanın hoşuna gider. Görünüşü itibariyle de beğenilir bir durumdadır. Allah, bunlarla, hangi kulların daha güzel amelde bulunacağını ortaya çıkarmak için kullarını imtihan etmektedir.6 Allah, insanı yeryüzünün halifesi olarak yaratmış, ona iki de yol göstermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır: ‘’Biz ona iki göz, bir dil ve iki dudak vermedik mi? Ona iki yolu (doğru ve eğriyi) göstermedik mi?’’ (Beled sûresi, 8-10. âyetler.) Bu yollar: a. Hak Yol: Rahman’ın yoludur. Doğruya, iyiye, faydalıya ve adalete götürür. Cennete ulaştırır. b. Bâtıl Yol: Şeytan’ın yoludur. Yanlışa, kötüye, zararlıya, ve zulme götürür. Cehenneme ulaştırır. İnsan, iradesiyle bu yollardan birini seçme hürriyetine sahiptir. İsterse Hak yolu seçer, dünyada da âhirette de saadete ve mutluluğa ulaşır. İsterse bâtıl yola tabi olur, dünyada da, âhirette de perişan olur. İnsanın sahip olduğu her şey, ölümle sona erecek, elinden alınacaktır. İnsanla beraber olacak şeylerse, iyi veya kötü amelleridir. Önemli olan iyi amellerle, Âhiret alemine gidebilmektir. Dünya hayatı ise aslında oyalanmaktan ibaret olan çok kısa bir zamandır. İnsana, yaratılışında dört önemli özellik verilmiştir. Bunlar insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliklerdir. Bu özellikler şunlardır: 1. Doğru ile Yanlışı ayırt etme özelliği, 2. İyi ile Kötüyü ayırt etme özelliği (güzel ile çirkin), 3. Faydalı ile Zararlıyı ayırt etme özelliği, 4. Adâlet ile Zulmü ayırt etme özelliği. Bu özellikleri en iyi şekilde kullanan insana en akıllı insan diyoruz. Bu dört temel özellik ve akılla beraber insan; iman sahibi olunca yaratılış gâyesine uygun davranmış olur. Kendisine bu üstün özellikler verilen insan, Allah’ın âdil sıfatı gereği imtihan edilmektedir. Allah insana iki yol göstermiş ve bunlardan istediğini seçmesini, insana bırakmıştır. Bu özelliklerle yaratılan insan, imtihan için yaratılmıştır. Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: ‘’Ben cinleri ve insanları ancak ibâdet etsinler diye yarattım.’’ (Zâriyât Sûresi, 56.âyet.) Ömür, baştan başa imtihanlarla doludur. İnanç imtihanı, ilim imtihanı, ibadet imtihanı, mal mülk imtihanı, evlat imtihanı, fakirlik imtihanı, hastalık imtihanı, belâlarla imtihan ve daha pek çok imtihan, ömür sahifelerinde yer almaktadır. Dünya durdukça ve insanlar var oldukça, bu imtihanlar devam edecektir. Çünkü âhiretin tarlası olan dünya, bir imtihan alanıdır. Hayat ve ölüm, imtihan için yaratılmıştır. Âhiret hayatımızın iyi veya kötü olması, bu dünyadaki; inancımıza, amelimize ve yaşantımıza bağlıdır. Dünyaya imtihan için gönderilen insan için, hayat, sağlık, gençlik ve zenginlik en büyük nimettir. Ölümü inkar etmek mümkün olmadığı gibi, ona çare bulmak da mümkün değildir. Halbuki dünya- da hiç ölmeyecekmiş gibi çalışmamız gerekirken aynı zamanda; yarın ölecekmiş gibi âhiret için çalışma- mız emredilmiştir. Ancak sıhhatimiz, gençliğimiz, malımız ve hayatımız elimizdeyken; bunları ne kadar değerlendire- biliyoruz? Şairin dediği gibi; Şu geçeni durdursam çekip de eteğinden, Soruversem: Haberin var mı öleceğinden? (N.Fazıl Kısakürek) Dünyada kimse başıboş bırakılmamıştır. Yüce Rabbimiz: ‘’İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!’’ (Kıyame sûresi, 36. âyet) buyurmaktadır. Bu sebeple her insan, imtihanlarla dolu bir ömür geçirdiğini, dünya ve âhiret saadetinin bu imtihanlara bağlı olduğunu bilmeli ve Allah’a gerçek mânâda kul olmaya gayret etmelidir. Alınacak Dersler: 1. İnsan dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Başıboş bırakılmamıştır. 2. Dünyada; ömür, sağlık, boş zaman, gençlik ve zenginlik en büyük nimetlerdir. 3. Yüce Allah, Kıyâmet günü insanı hesaba çekecektir. 4. Kötülüklerle ve günâhlarla geçirilen bir ömür, kötü bir âkibeti ve cezayı gerektirir. 5. İnsan; her an öleceğini düşünerek, âhirete hazırlık yapmalıdır. 6. Âhirette para, mal, mevki ve makam değil, sâlih ameller geçerli olacaktır. 7. Dünya hayatı, oyun ve oyalanmadan ibarettir, zevkleri geçici ve boştur. Asıl olan âhiret hayatıdır. 8. Dünyanın bu geçici yasaklanmış zevklerini terketmek, harama düşmemek, şeytana aldanmamak gerekir. 9. Müslümanın; gücünü, enerjisini kötü yollarda değil, Allah’a itaât ve kulluk yolunda harcaması gerekir.