İmanın Tanımı İman, tevatür ve zaruret yoluyla dinden olduğu kesin bilinen esasları kalp ile tastik ve dil ile ikrar etmekten ibarettir. Allah'ın varlığına ve birliğine, gönderdiği kitapların ve sahiflerin hak olduğuna, peygamberlerin ve meleklerin gerçek olduğuna inanmak; bedenlerin dirilmesi, cennet ve cehennemin sonsuzluğu, göklerin yarılması, yıldızların saçılması, yerlerin ve dağların parçalanması gibi bütün halleriyle ahiretin gerçek olduğuna inanmak hep bu kabil dini esaslardandır. Bunlar gibi beş vakit namaz, namazların rekatları, zekat, oruç ve hacca inanmak; içkinin, haksız yere adam öldürmenin, anne babaya karşı gelmenin, hırsızlık yapmanın, zina etmenin, yetim malı ve faiz yemenin haram olduğuna inanmak gibi tevatürle sabit olan ve dini esaslardan olduğu zorunlu olarak bilinen hükümlerin hepsini içten kabul etmek gerekir. (Mektûbât, 3. cilt, 17. Mektup.) Bunu kabul etmenin (Kalp ile tastik, dil ile ikrar kastedilmektedir) göstergesi, küfürden uzak durmak, onu çağrıştıran şeylerden ve özelliklerden; zünnar bağlamak vb. şeyyler gibi kafirlere ait her işten kaçınmaktır. (Mektûbât, 2. cilt, 8. Mektup.) Kalbin teslimiyetinin ve bağlanmasının alemeti, iman edilen şeye rıza göstermesi ve gönlün, onun için inşirahı yani genişleyip rahatlamasıdır. (Mektûbât, 3. cilt, 51. Mektup.) Şayet bir kimse mümin olmasına rağmen küfür adetlerini yaşatıyor ve kafirlerin geleneklerini yüceltiyorsa alimler onun kafir olduğuna hüküm verip bu davranışı ile onu mürted (dinden çıkmış) kimselerden sayıyorlar. (Mektûbât, 1. cilt, 266. Mektup.) Böyle bir kimsenin gerçek hükmü münafığın hükmü gibidir; ne onlardan ne de diğerlerindendir. Öyle ise imanı gerçek anlamda elde edebilmek için küfürden uzak durmak gerekir. Bunun en alt düzeyi kalben uzak durmak, en üst düzeyi de hem kalben hem de bedenen uzak durmaktır. Uzak durmak, Hak Teala'nın düşmanlarına düşmanlık beslemekten ibarettir. (Mektûbât, 1. cilt, 266. Mektup.) Zira Hak Sübhanehu'yu ve Resulünü sevmek, O'nun ve elçisinin düşmanlarına düşmanlık beslemeksizin düşünülmez. (Mektûbât, 1. cilt, 266. Mektup.)