İmanın Artması ve Eksilmesi

Konusu 'Dini sohbetler' forumundadır ve Lasey tarafından 12 Ocak 2017 başlatılmıştır.

  1. Lasey

    Lasey Admin

    İmanın artıp azalması

    İman, bizlere tevatür yoluyla ulaşan dini esasları, gerek topluca gerek tafsilat düzeyinde kalp ile tastik ve dil ile söylenmekten ibarettir. Azalarla yapılacak olan ameller imanın bir parçası değildir. Fakat ameller imanın kemalini artırır ve one güzellik katar. (Mektûbât, 2. cilt, 67. Mektup.)

    İmanın artma ve eksilmmeyi kabul edip etmemesine dair alimler arasında ihtilaf vardır: İmam-ı Azam Ebu Hanife (rahmetullahi aleyh), "İman artma ve eksilme kabul etmez" buyurmuştur. İmam Şafii (rahmetullahi aleyh) ise, "artma ve eksilme kabul eder" der. Şu kesindir ki iman tastik etmek ve kalp ile kesin kanaat (yakîn) getirmekten ibarettir. Bu anlamı ile bir artma ve eksilme düşünülemez. Artma ve eksilmeyi kabul eden, yakın dairesine değil, zan dairesine giren şeylerdir. Bu konuda söylenecek son söz şudur: Salih amelleri işlemek kalbin yakînine parlaklık ve safiyet kazandırır, razı olunmayan amelleri işlemek ise kalbi bulanıklaştırır ve parlaklığını giderir. Binaenaleyh salih amelleri işleyip işlememeye göre meydana gelen artma veya eksilme yakînin parlaklığının artması ile ilgilidir, yakînin kendisi ile ilgili değildir. Bir grup yakînlerinde bir parlaklık ve safiyet görünce, aynı parlaklığın ve safiyetin bulunmadığı yakîne nispetle kendi yakînlerinin fazla olduğu görüşünü benimsemiştir. Hatta parlaklığı olan yakîni gerçek yakîn kabul etmiş, diğerini kabul etmeyip, eksik olduğunu söylemiştir. İçlerinden daha keskin görüşlü olanlar ise, artma ve eksilmenin yakînin kendisi ile değil de, niteliği ile ilgili olduğunu görünce, doğal olarak yakînin artığı veya eksildiğini kabul etmemişlerdir. Bu mesele büyüklüğü ve küçüklüğü aynı olan ama parlaklığı ce safiyeti farklı olan iki aynaya benzemektedir. Bu iki aynayı gören biri, içlerinden parlaklığı fazla olana, aynı parlaklığı olmayan diğerine kıyasla, bu diğerinden daha büyük ve fazladır, demiştir. Bir diğer şahıs ise, her iki ayna da eşittir, birinin diğerinden bir fazlalığı veya eksikliği yoktur, farklılık aynanın iki niteliği olan parlaklık ve gösterme işlevindedir, demiştir. İkinci şahsın görüşü doğru olup, işin özüne nüfuz edebilmiştir. Diğerinin görüşü ise, dış görünüşte kalmış, nitelikle zatı birbirinden ayrıt edememiştir. (Mektûbât, 1. cilt, 266. Mektup.)

    imanın artıp azalması.