İLLİYYÎN: 1. Yedinci kat gökte, arşın altında bulunan bir yer veya Cennet. Allahü teala, ayet-i kerîmede mealen buyurdu ki: Hayır (o kafirler gibi olmayın). Çünkü itaatkar olan iyilerin kitabları (amelleri), hiç şüphesiz İlliyyîn'dedir. (Mutaffifîn sûresi: 18) Hafaza (koruyucu melekler) yani Kiramen katibîn, bir kişinin amel defterini Allahü tealaya arz ettiklerinde; "Siz kullarımın üzerine hafazasınız. Kalbini bilen benim. Amelini halis ettiğinden (yani amellerini ihlasla, Allah rızası için yaptığından), onun defterini İlliyyîn'e koyun. Çünkü onu af ve mağfiret ettim" diye Allahü teala vahyeder (bildirir). (Zemahşerî) 2. Mü'minlerin, öldükten sonra rûhlarının, nîmetler ve lezzetler içinde bulunduğu yer. Mü'min ölüm döşeğine yattığı vakit, melekler çeşitli misk kokulu ipek mendil ile gelip, yağdan kıl çeker gibi, rûhunu bedeninden ayırırlarken; "Ey mutmainne (Hakîkate ermiş, bu sebeble kendisinde hiçbir şüphe ve tereddüt kalmamış) nefs, sen Rabbinden, Rabbin de senden razı olduğu halde, Allah'ın rahmet ve keremine dön!" derler. Rûh çıktığı vakit, o kokular arasına konur, ipek mendil üzerine bağlanır ve İlliyyîn'e götürülür... (Hadîs-i şerîf-İhya-ül-Ulûm) Mü'min ölenlerin, İlliyyîn'deki rûhları, arasıra yani Allahü teala dileyince, mezarlardaki cesedlerine red olunurlar (gönderilirler). En çok Cuma geceleri böyle olur. Birbirleri ile buluşur, konuşurlar. Rûhlar İlliyyîn'de iken, cesed olmaksızın da, n îmetlenir, lezzetlenir. (İmam-ı Yafiî) İnsanı, şehvetler, Allahü tealanın düşmanı olan nefsin arzû ve istekleri kaplamıştır. O, bunlarla mücadele etmekle vazîfelidir. Şehvetlerin düşkünü oldukça, esfel-i safilîne (aşağıların aşağısına, hayvanların ve şeytanların seviyesine) iner. Şehvetle rini yendikçe, İlliyyîn'e ve meleklerin derecesine yükselir. (İmam-ı Gazalî)