idrak: Akıl erdirme, anlama, kavrama kabiliyeti. Ulaşma, erişme, varma, yetişme anlamlarına gelmektedir. İDRAK KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER Takvâ; nefsânî arzuları bertaraf etme, rûhânî istîdatları inkişâf ettirme, dâimâ ilâhî kameralar altında bulunduğumuzu şuurlu bir idrak hâline getirebilmektir. İşte bir müʼminin, âhir zaman fitnelerinden korunabilmesi, bu takvâ zırhına bürünmeye bağlıdır. Zamanımızda bu işin ehemmiyeti, birinci derecede, parayı kazanma ve sarf etme hususunda kendini göstermektedir. Zira günümüzde ticârî faaliyet sahasına hâkim olan gayr-i İslâmî tavırların yaygınlaşması ve hattâ meşrû sayılması neticesinde, yanlışlardan korunmanın güçlüğü sebebiyle, zamanımızın en nazik meselesi budur. Müslüman “Esas hayat, âhiret hayatıdır.” hakîkatinin şuur ve idraki içinde olmalıdır. müʼmin, mânevî değerlerini korumak ve ilâhî ölçülerden tâviz vermemek için, gün gelir maddî olarak geri adım atmak zorunda kalabilir. Bir miktar para kaybetmek zorunda kalsa bile, bunun hakîkatte kendisine büyük uhrevî mükâfatlar kazandıracağının şuur ve idraki içinde, hâlinden memnun ve huzurlu olur. İslâmʼın doğru idrak edilip lâyıkıyla yaşandığı devirler, bu tenkitlere en güzel cevaptır. Meselâ Ömer bin Abdülazizʼin iki buçuk senelik hilâfet devri ve Osmanlıʼnın ilk üç asrı, dıştan gelen tenkitlere karşı en güzel cevaptır. Zira dünyevî refah seviyesinin yükselmesine rağmen gönüllerde takvâ duygusu kuvvetli olduğu zaman, insanlar dünyevîleşmiyor, şımarmıyor, cimrileşmiyor; bilâkis toplumda zekât verecek fakir bulamıyorlar.