Hz. Süleyman, Azrailden Kaçan Adam,Ölümden Kaçış Kıssası Hz. Süleyman (a.s.), bir gün Kudüs’te Mescid-i Aksa’da arkadaşları ile oturup sohbet ederken, içeriye bir adam girer. Hz. Süleyman’a (a.s.) yaklaşıp ona gizlice bir şeyler söyler ve ayrılırken oturanları göz ucuyla süzer. Meclistekilerden birini görünce hayretle ve şaşkınlıkla bir süre adamı süzer sonra çıkıp gider. Şaşıran adam, Hz. Süleyman’a (a.s.) sorar: – Bu adam kimdi? Hz. Süleyman (a.s.) cevap verir: – Azrâil’di (a.s.). İnsan suretine girmiş olarak ziyarete gelmiş. Bu cevabı alan adam endişe ve korkuya kapılır ve Hz. Süleyman’a (a.s.) yalvarır: – Ya Süleyman (a.s.), Azrâil (a.s.) bana çok tuhaf baktı, doğrusu onun bu tavrından ürperdim. Ne olur beni buradan uzak bir yerlere gönder. Arkadaşının ricasını kırmaz Hz. Süleyman (a.s.). Emrindeki Rüzgara onu alıp Yemen’e götürmesini emir buyurur. Adam ertesi gün Yemen’de birden karşısında, bir gün önce gördüğü ve Azrâil (a.s.) olduğunu öğrendiği adama rastlar. Başına geleceği anlar ve konuşur: – Anladım, benim canımı almaya geldin. Yalnız bir sorum var, ona cevap ver öyle al canımı, der. Dün beni Süleyman’ın (a.s.) meclisinde görünce neden yüzüme hayretle baktın? Azrâil (a.s.) cevap verir: – Ben bu gün senin canını Yemen’de almakla görevlendirilmiştim. Dün seni Kudüs’te Süleyman’ın (a.s.) meclisinde oturur görünce, ‘Bu adam bir günde Yemen’e nasıl gidecek?’ diye hayret ettim der.