Hz. Osman Döneminde Kuranın Çoğaltılması

Konusu 'Kuran-ı Kerim ayetleri' forumundadır ve Eylül tarafından 27 Aralık 2013 başlatılmıştır.

  1. Eylül

    Eylül Moderatör

    Hz. Osman Zamanında Kuranın Çoğaltılması

    Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra yapılan savaşlarda şehit olan Müslümanlar arasında fazla sayıda Kur’an hafızı da bulunuyordu. İşte bu durum Hazreti Ömer’i kaygılandırdı. O, başka savaşlarda da eşit sonucun doğabileceğini, hafızların azalmasıyla da Kur’an-ı Kerim’e zarar gelebileceğini düşünerek Halife Hazreti Ebubekir’e başvurdu ve Kur’an-ı Kerim’in bir kitap halinde bir araya getirilmesini önerdi. Halife Hazreti Ebu Bekir, Peygamberimiz Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem’in başkatibi durumunda bulunan Zeyd b. Sabit başkanlığında bir komisyon kurarak Kur’an-ı bir kitap halinde toplamalarını emretti. Müslümanlara çağrıda bulunularak ellerindeki nüshaları getirmeleri istendî. Yanlız getirilen ayet ve surelerin kabul edilebilmesi için bunların getiren tarafından ezberlenmiş olması, Hz- Muhammed Aleyhi salatu vesselam’in huzurunda yazılmış bulunması ve bunun da en az 2 şahitle kanıt edilmesi şartları arandı. Bir yıl dek süren ciddi bir çalışmadan sonra Kur’an-ı Kerim’i bir araya getirme işlemi tamamlandı ve toplanan nüshaya Mushaf ismi verildi.
    Hazreti Ömer ve Hazreti Osman dönemlerindeki fetihler esnasında İslamiyet yeni yeni beldelere yayılıyor ve bambaşka kültürlere mensup kitleler Müslümanlığı kabul ediyorlardı. Müslümanlar arasında herhangi bir uyuşmazlığa imkan vermek istemeyen Hazreti Osman, gerekli olan bilgi paylaşımlarından sonra yine Zeyd b. Sabit başkanlığında bir komisyon kurdu. Hazreti Ebu Bekir döneminde derlenen ve Hz. Hafsa’da bulunan Mushaf esas alınarak yeni Mushafların yazılıp çoğaltılmasını istedi. Komisyon ciddi bir çalışma sonunda istenilen vazifeyi tamamladı. Esas nüsha Hz. Hafsa’ya geri verildî. Yazılan Mushaflardan bir tanesi Medine’de bırakıldı ve adına “İmâm Mushafı” adı verildî. Diğerleri de Mekke, Kufe, Basra, Şam, Yemen ve Bahreyn’e gönderildî. Böylelikle bu ilahi kitap, hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir.
    Kur’ân-ı Kerîm Yüce Allah’ın kıyamete dek gelecek tüm insanlara indirdiği son ilahî mesajıdır. O,bu yüce kelamı indirmekle beraber onun korunmasını da şahsen üzerine almıştır. Nitekim o, bu gerçekliği şöyle açıklamıştır: “Kuşkusuz o zikri (Kur’an’ı) Biz indirdik Biz! Onun koruyucusu da elbette Biziz” (Hicr suresi,) Bu ilahi beyan, onun korunmuşluğu konusunda müminler için en büyük güvencedir. Gerçekten tarih de bunun canlı şahidi olmuştur.