Hz Muhammed'in (sav) doğumu Hz. Peygamber 20 Nisan “12 Rebiyülevvel” 571 tarihinde Mekke’de dünyaya geldi. Allah Resulü'nün annesi, Kureyş kabilesinin Zühreoğulları kolundan Amine’dir. Babasıyla yine Ku- reyş kabilesinin Haşimoğulları kolundan Abdullah’tır. Babası, Hz. Peygamber hala dünyaya gelmeden ticaret maksadıyla çıktığı bir yolculuk esnasında Medine’de hastalanıp vefat etti. Yetim olarak hayata gözleri açan bu küçük çocuğa dedesi Abdülmüttalip tarafından, Araplar arasında az rastlanan Muhammed adı verildi. Bir dönem annesiyle beraber kalan Efendimiz (Aleyhi salatu vesselam) bu süre içerisinde amcası Ebu Lehep’in cariyesi Süveybe tarafından da emzirildi. Mekke şehrinin havası küçük çocuklar için elverişli olmadığından şehrin önde gelen aileleri yeni doğan bebekleri göçebe kabilelere mensup sütannelere verirlerdi. Bununla çocukların çölün serin havasında büyümeleri, ayrıca doğru ve sade Arapçayı öğrenmeleri sağlanmış olurdu. Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) de bu amaçla Taif yakınlarında, çölde yaşayan Halime adında bir sütanneye verildi. 4 yaşına dek sütannesi Halime’nin yanında kalan Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) Abdullah, Üneyse ve Şeyma adlarında sütkardeşleri vardır. Hz Muhammed'in (sav) çocukluğu4 yaşında annesi Amine’ye geri verilen Allah Resulü 6 yaşına dek annesiyle birlikte yaşadı. 6 yaşlarındayken annesi ve dadısı Ümmü Eymen ile beraber babasının mezarını ve akrabalarını ziyaret etmek için Medine’ye gitti. Bir müddet orada akrabalarının yanında kaldı ve babasının mezarını ziyaret etti. Gene Mekke’ye dönerken Ebva denilen yerde Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v) annesi hastalanıp vefat etti. Doğmadan evvel babasını kaybeden küçük yaşta annesini de kaybetti. Böylelikle hem yetim hem öksüz kaldı. Ümmü Eymen Allah Resulü’nü getirip dedesine teslim etti. Bundan sonra Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v), dedesinin yanında kalmaya başladı. 8 yaşına dek dedesi Abdülmüttalip’in yanında kalan Resulullah (s.a.v.) bakımını dadısı Ümmü Eymen yaptı. Dedesi, torununu çok sevdiğinden onunla özel olarak ilgilendi. Annesinin ve babasının yokluğunu ona hissettirmemek için elinden geleni yaptı. Bu nedenle Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v), dedesini kaybedince yatağın altına gizlenerek ağlamıştır. Dedesi Abdulmuttalip’in vefatından sonra Allah Resulü’nün bakımını amcası Ebu Talip üstlenmiştir. Ebu Talip, yeğeni Muhammed’i hiçbir zaman kendi çocuklarından ayırmamış ve onu kendi öz çocuğuymuş gibi sevmiştir. Nereye giderse onu yanında götürmüş ve ölümüne kadar onun öz babasıymış gibi davranmıştır. Onun yetişmesi için elinden geleni yapmıştır. Buna karşılık ona yük olmak istemeyen Fahr-i Kainat Efendimiz (s.a.v.) de Ebu Talip’e işlerinde yardımcı olmuş, ve onun sürülerini otlatmıştır. Amcasının hanımı olan Fatma da Allah Resulü öz annesi gibi davranmıştır. İşte Efendimiz bu 2 kişiye olan vefa borcunu ödemek amacıyla daha sonra amcasının oğlu olan Hz. Ali’yi yanına alarak onu aynı amcasının kendisini yetiştirdiği gibi yetiştirmiştir. Hz Muhammed'in (s.a.v.) gençliği12 yaşında iken amcasıyla birlikte kervanlar aracılığıyla ticari seferlere katılmaya başlamıştır. İlk yolculuğunu amcası Ebu Talip ile beraber Busra’ya yapmıştır. Hz. Hatice’nin kervanını Şam’a götürdü. Dürüst bir tüccar olan Hz. Muhammed (s.a.v.) Mekke’nin zengin ve soylu iş kadınlarından biri olan Hz. Hatice’nin kervanının yönetimini üstlenmiştir. Hz. Hatice zamanla Hz. Muhammed (s.a.)’in dürüstlüğünden ve ticaretteki başarısından etkilenmiş ve ona evlilik teklifinde bulunmuştur. Hz. Hatice’nin evlilik teklifine olumlu cevap veren Efendimiz Hz. Hatice’yi ailesinden isteyerek evlenmiştirAllah Resulü evlendiği sırada 25 Hz. Hatice 40 yaşındaydı. Resulullah (s.a.v) bu evlilikten Kasım, Rukiye, Zeynep, Ümmügülsüm, Fatıma ve Abdullah olmak üzere 6 çocuğu dünyaya gelmiştir. Bunlardan Fatıma dışındakiler Efendimizin sağlığında vefat etmişlerdir. Hz. Fatıma ise Resulullah (s.a.)’in vefatından 6 ay sonra vefat etmiştir.